Sevgilim
Dağın göğsüne penceresini dikmiş bir köy evinde sevdim ben seni
Sabahları nar ağacında şakıyan kuşlar
Akşamları keçi çanları şâhittir aşkımıza
Ocağımızda ateş
Soframızda şarap
Yalnızlık duvarlara çarpa çarpa büyürken
Reyhan kokulu anılar tütsülenmiş sözcükler fısıldıyorsa kulağına
Şarap kıvamında bir gülüş yerleşmişse dudağının kenarına
Köpüklü sulara karıştıysa sevinç
Şimdi fotoğraflara bakma zamanıdır
Evlerin çatılarından tutunuyor yaşama
Dostum güneş
Sonra damla damla süzülüyor sokağa.
Kimi zaman göz alıcı bir parlaklık
Kimi zaman cumbanın kıyıcığında son nefes.
Niyetini saklayamayan bir hançerdi
Çektim kınından
Kör oldum
kesikler attım dilime
Sustum
Bu kent, ancak sokak çocuklarının sesinde yargılanır
Ve sokak çocuklarının gözlerinde tutsaktır
Bakışlarında idam edilir
Ve yine bu kent
Ancak sokak çocuklarının yüreğinde temizlenir
Usulca sokulmuştuk oysa
Göl kenarına
Başımızın üstünde göçmen kuşların doyumsuz dansı
Suda parlayan güneşin tenimizde gezinen elleri
Kimseler görmeden kurmuştuk soframızı
Bağın en tatlı üzümüyle sarhoş olmuştuk
-Bu Bir İntihar Mektubudur Sevgiliye Yazılan-
Çiğdem sokakta badem çiçeği kuruttum bir zarfta
olur da okursun diye
Nar ağacına gazel okudum ardından
fısıldar belki geceleri kulağına
Bir ucundan tutup denizi
Silkeledim karşı kıyıdan
Üzerini örter gibi
Uykuya dalan bir yavrunun
Nazife'ye...
Rüya
Bir rüya gördüm
Küçük Asya’nın muhterem kentinde
Akropol’e tırmanırken güneşin şefkatli ışıkları eşliğinde
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!