Bu karanlıkta kesik nefesti eşlikçisi
Yüreği serçeler gibi ürkek
Sırtını yasladığı duvar artık dost değildi
Dizlerinden akan kan
Yollarını kaybetmek istemeyenlerin
İşaretlerindendi....
Ne hesaptadır, ürperten sessizliğine
Boyun eğişimi seyreden, serçe gözlerin
Öyle ürkek, öyle sakin,
Öylesine dağıtıp gidişin.
Arkandan dizlerim kan damlatır
Sürünen umutlarım kadar acısı da hazin...
Yaşam sarılır katiller kadar soğuk kanlı
En gerekli anlarda,
Boğazında elleri.
Söylenecek sözler vardı,
Yine zamanı geçti..
Duan bile;
Rabbena hep bana, hep bana
Görülmedi senin gibi ukala.
Sultan Süleyman'a yar olmadı...
Senin olsa ne olacak,
Taş taş üstünde bırakmadığın dünya.
Simsiyah sema,ellerinde mavi boylarla,
Düştün göğün yedinci katından,
Mateminin telaşından belli,
Yaraya basılan tuzlar kadar acı verici,
Kim yakıştırdı ki sana böylesini.
Bahçesinde güller salkım salkım...
Renginden midir,kokusundan mıdır?
Tatlı tatlı döndü başım.
Salındı,kaldı elim ayağım,
Günaha mı girmek olur?
Yoksa göz hakkı mı saymalı?
Gölgelerin göz yaşlarına basa basa gittin.
Alışılmışlığın ancak ok yarası olabilir,
Bir daha hiç tadamayacağım, figan adın.
Saçlarının karası ay ışığını sevdirdi,
Şimdi yarasalar bile düşmanın...
Astı fidanın dalına, gömleğini
Fidan eğildi göz yaşı toprağa değdi.
Yüreği kanatlandı belki
Birileri uyanana kadar
Ya kökleri zedelendi
Ya filizleri törpülendi
Utancı unutturan zamana
Yenik düşer alem.
Nasılda gezer kucaktan kucağa,
Hayaller..
Nasır tuttu kibar yerlerin,
Yağ bağlayan nesneler,
Yarin gibi değildir ayrılık...
Sarılmaz üşüdüğünde yüreğin,
Sıcak değildir, öğrenmemiş gülmeyi
Güldürmez de bilesin...
Yolları yoktur ayrılığın,
Gide gide tüketemezsin.
o benim arkadaşımdır, arkadaşımın arkadaşı ve diğer arkadaşımın daha yakın arkadaşı :)
seni tanımak güzel aylin ve okumak