önümde siyahın kıskançlığı hüznüme yıldız kaçağı
kaçamaklar yaptığım intihar bulutlu gecelerde sözsüz
büyük ve anlamsız kentlere yakıştıramadığım yüreğimde
bakışlarından gözlerime sızan mesafenin yorgunluğu
asıl şimdi öldürebilir beni dünya
hapsoldum bakışlarının umutsuzluğa döküldüğü mutsuzlukta
yüreğim yurtsuz ayrılık da mülteci kavuşmak yeryüzü kokulu...
ağıtlar yakan kışın ortasına muştulanmazsa gülüşünün ansızlığı
dizlerinden kurşunlanmış bir kısrak kadar açılır gözlerim karanlığa
ak deniz kadar sarıcı olsun isterim uzakları sevişimi unutman bile
gidişinle yarattığın boşluğu uzaklığını sevmemi unutmanla sar
sar yeter ki...
bütün gidişler bir yana senin gidişin bir
bütün unutmalar bir yana senin unutman bir
gidişin ve unutmandayım
ayıldığım kabustan öldüğüm gerçeğe...
saklı acılar kadar ağır sızlıyor zayıflığı dünlerimin
yürüdüğüm yolun tenha kalabalığı kandırmıyor bugünlerimi
ve yarınıma ayırdığım hiçlikte
sesinle yoğrulmuş sağırlığı yalnızlığımın
bir de keskin
bir de kabadayı yankılı
boyuna bakmadan zaman meydan okuyunca aşka
göreceksin dumanlı havayı terk edecek kurtlar
sisli anılarına gömdüğün aydınlık sevgimle yontacaksın ömrünü...
Kayıt Tarihi : 18.8.2011 03:18:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!