Irmak dediğin bir dağa tırmanmalı önce
Görmeli yüksekten ovayı, ağacı, insanı
Yeter be demeli hep siz baktınız tepeden
Ben yukarıda olayım siz aşağıda biraz
Kaçıklığınız, uçukluğunuz yeter be!
Şu akarsuya saklansam su olsam
Balıklar görünse ben görünmesem
Çınarın gövdesine girsem ağaç sanılsam
Ecel uyusa da yanından geçsem
Gurbete çıktı güveyler gelinlerim yalnız kaldı
Büyüdü ölüm sınırı çocuklarım öksüz kaldı
Eğri kasketleri yıkık gittiler çok uzaklara
Soğudu buğday sıcağı ekinlerim ıssız kaldı
Tavşan kanı değil bardağımdaki
Rizeli sevdiğimin parmağından
Dikenle dökülendir
Elleri toprak kokan
Devşirirken yaprakları türküyle
Sevdiğin insanları yüreğine koyup
Son kezmiş gibi art arda
Güneş'i öptüğün günler
Unuttun mu denize açıldığını
Biz ki doğarken, bilerek
Ekmeği ve suyu
Ve aşkı
Araya verme
Belki sondur
Kaşla göz arasında
Ulaşmak gerekir acısına
Her insanın
Uzak dünyada bir çocuğun
Kanıyorsa bir yeri eğer
Bil ki yere düşen
Senin kanın
Kırılsa da her dalı
Büyümeli bu fidan
Çiçek açmalı
Su ver sevdiğim
Dağların kucağındaki yol
Yılgın, ürkek
Kırağı çalmış yürekleriniz
Kırdırmayın fidanları
Çiçek/sizsiniz
Tembel, kaygısız
Çalınınca kapısı güzün
Düşer başı yastığa
Seslenir derinden toprak:
Hazır yerin
Başlar höykürüşler
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!