İçimi titretmekte,
Çığlık gibi yankılanan,
Vapur sesleri.
Dalgalar,küskün gibi sahile,
Martılar ise mahzun.
Sen yoksun diye,
Kor olmakta gönül ateşi içimde,
dağlar taşlar ağlar oldu halime,
Ey! İnsafsız canımın cananı dilber,
bülbül dahi dile geldi,gonca gülün rengine.
Bak sensiz çalıyor,aşkın saati,
Beklemek boşuna,güneş batıyor.
Gönlüme dolandı,zülfün telleri,
Ufukta gözlerim,seni arıyor.
O müstesna gözlerin, sardı bütün gecemi,
Sensiz solan gönlümün, izlerinde İstanbul.
Bir tek sana müptela, bir tek hazan mevsimi,
Yıldızların altında, ıslanırken İstanbul,
O sahilde her sabah, ağlıyorken İstanbul.
Sararım yerine gülde dikeni,
Kanarsa ellerim,gönlüm kanamaz.
Basarım bağrıma yanan ateşi,
Yaşarsa gözlerim,damlar akmaz.
Şafak kızılında,düştüm peşine,
Bilmem ki ne diye çıktın karşıma,
Görüpte sevmemek,imkansız gibi,
Nekadar yakında olsan da bana,
Koşupta sarılmak,imkansız gibi.
Uykusuz gecenin her sabahında,
Yüreğim sımsıcak,seni ararım,
Küçücük o masum,seven kalbine,
Gözümde yaşlarla,seni sorarım,
Korkma sakın yavrum,ben yanındayım.
Düşmeli! Düşmeli başlar,değmişse mahremine bir yabancı el,
Kalkın ! Kalkın ey sinler,bakın kızıl grupta akmakta o sel.
Sel ki! Nesliyse Asım’ın ne muazzam destan yazar taşında,
Dinleyin! Bülbüller susmuş,melekler hu çeker o kabrin başında.
Çiğ damlası:
Ne gökyüzünde bulut,
Ne yağmur tanesi,
Ne de bir damla gözyaşı.
Çiğ damlası,
Gül yaprağına düşmüş,
İstemez şu gönlüm,seni görmeyi,
İncitip ağlatan,sözlerden sonra.
Hayali sarmadan,dostun gözleri,
Kaybolup gidiyor,geceden sonra,
Ne kalır geriye,yaşlardan sonra.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!