aydınlıklar ve karanlıklardan önceydi …
Tanrı.., ormanları kardeşliğe, gökyüzünü ve denizleri özgürlüğe boyadı
çiçekleri-böcekleri rengarenge ve ihaneti ve pusuları yanlışlığa boyadı
ve sonra., çocuk insanların çocukluklarında rengi masumiyet olsun dedi
beğenmezlerse eğer büyüyünce,
boyasınlar kendi boyalarıyla kendilerini.
Zülfü kimi ayağın koymaz öpem nigârum
Yohdur anun yanında bir kılca i'tibârum
İnsâf hoşdur ey ışk ancak meni zebûn et
Ha böyle mihnet ile geçsün mi rûzigârum
Devamını Oku
Yohdur anun yanında bir kılca i'tibârum
İnsâf hoşdur ey ışk ancak meni zebûn et
Ha böyle mihnet ile geçsün mi rûzigârum
Çok değerli Cevat hocamın,yine hafızamdan kolay silinmeyecek kadar beni derinden etkileyen,verdiği emeğin,akıttığı alın terlerinin okurken içimizi serinlettiği bu çok değerli öykü şiirini öncelkle gönülden kutluyorum.
Değerli şair,önce insanoğlunun doğuşundan batışına kadar yaşayacağı,olumsuz hiçbir şeyin,kötülüğün olmadığı güzel bir dünya kuruyor...haliyle doğan çocuklarda nasibini alıyor yaşamın tüm güzelliklerinden....ve o çocuk insanlar yaşamın o güllük gülüstanlık yollarında koşarken koştukları yolun birden ikiye ayrıldığını fark ediyorlar,kimi aydınlığa doğru giderken kimi karanlıkların içinde kalıyor..! İşte hayata dair 'aydınlıklar ve karanlıklar' filmi bu noktada başlıyor diyor değerli şair.Aydınlığa dalanlar..onlar ne güzel insanlardı öyle,çünkü onlar Tanrı´nın boyadığı ilk rengi, yani masumuyeti seçtiler,inandıkları,gönül verdikleri herşeyi canları gibi korudular,olanı olmayanla paylaştılar,ağlarken beraber ağlayıp,gülerken beraber güldüler..ve onlar;Tanrı´nın insanoğluna bahşettiği bütün güzellikleri korudular..!!
Ve o yol ayrımından karanlığa sapanlar;karanlığın o kirli rengi içlerine işleyip yüreklerinide kararttı,sevgi ormanlarını ateşlere verip,denizlerin,gökyüzünün, özgürlüğün simgesi o güzel renklerine kendi kirli renklerini karıştırdılar ve o gelip geçen heveslere meyl edip yanlışlar içine düştüler... ve en acısı o masumuyetin saf tertemiz rengine,sahte boyaları karıştırıp,'Bizim rengimizde bu olsun' deyip,'kimin kayığına binersek onun küreğini çeklelim' fikrini benimsiyerek yanar dönerliği tercih ettiler..!
Cevat hocam,bir kez daha sizi ve çok değerli çalışmanızı yürekten kutluyor selam ve saygılarımı iletiyorum.
Sevgi, barış ve birlik beraberlik içinde aydınlık yarınlara...
Çok güzel bir anlatımdı..Sevgi saygımla...
Çocuk insanlar büyümeye koşarlarmıydı hep bir yanlarının çocuk olarak kalacaklarını bilselerdi ve mesuliyetlerinin artacağını hayat'ın gerçeklerini gördükçe mutsuz olacaklarını bilselerdi büyümeye koşarlarmıydı...hiç zannetmiyorum.
…duvarında ‘ali ayşeyi seviyor’ yazan çocuklar…
''aşk onlar için çocuk yüreklerinde ışıldayan, en parlak insanlık rengiydi
işte bunun için de hepsi, tanrının boyadığı o ilk rengi, masumiyeti seçti
aşklarını ve inandıkları her şeyi, yaşam satrancının şahı gibi korudular
ve nerede bir yürek kanarsa, onlar da o yürekle birlikte yürekten ağladılar.
ne güzel ki onlar
dünyaya bahar, kuş ve aşk masalı yazanlardan oldular…'' ki seçimleriyle sevgi dolu yürekleriyle mutluluk saçtılar,ağlayanla ağladılar,gülenle güldüler...
sonrasında...
''-anne, bu insanların hepsi neden çıplak…
kimi büyükler ormanları yangına, gökyüzü ve denizleri kirliliğe boyadı
çiçekleri-böcekleri yok etmeye ve ihaneti ve pusuları doğruya boyadı
tadına vardıkça mevsim yemişlerinin, masumiyet rengini beğenmediler
boyanıp foya renkli boyalarla, bizim rengimiz yanar-döner olsun dediler.
ama ne yazık ki onlar
karanlıklar içinde sıfatsız ve çıplak bir lekeye benzediler''
Sizinde ifade ettiğiniz gibi Sn:Çeştepe yanar döner oldular,kişiliksiz şahsiyetleriyle.
Harikulade bir anlatım,sizi kutluyor eserinizi listeme alıyorum.Saygımla..
....Ve ışıktan korkanlar
aşka, çiçeklere, ormanlara, denizlere, gökyüzüne
hep, sahip olma hırsıyla baktılar,
o gölgeli yolu büsbütün kararttılar.
Öylesine büyüdü ki hırsları,
çıplak vücutlarında canavarlar yarattılar,
Üstelik en kötüsü
kavşaktaki ışıklı yolu
yürünmeyecek kadar daralttılar...
Bu felsefi şiir, kasislere girip çıkan aklımı, yaşadığım, ya da yaşarken gördüğüm eğri büküklüklere götürdü beni Cevat bey...
Gerçekten çok güzeldi ve çok şey söylüyordu yine...
Teşekkürlerim, saygımla ve sevgimle efendim,
Ünal Beşkese
Kuşbakışı, morfolojik bir odaktan süzülen imgeler, göz alıcı kelimelerde ışıyan bir aydınlık.... Alçak bulutların kararttığı, puslu, vakitsiz, erkenci bir akşama, uyuşmuş bir insanlık. Kutluyorum üstadım. Saygı ve selamlarımla
Aydınlıklar ve karanlıklar cennet dediğim insanoğlu cehennem dediğim cehennemi de cehaletide bir gün mutlaka yenecek değerli kaleminizi saygıyla ayakta alkışlıyorum üstadım yüreğine sağlık saygı ve sevgilerimle şiir yürekli şair varol
AYNENDE ÖYLE ÜSTADIM ARTIK BU SÖZE SÖZ SÖYLİYEMEM ŞAİR VE KALEMDE KONUŞMUŞ SEVGİLERİMLE TAMPUAN
ve iyiler aydınlığı,kötüler karanlığı seçti.ortası yok bunun..iyiler ve kötüler var.o kadar belli.gün ve gece gibi.
aydınlık yarınların aydın insanlar sayesinde olur ancak,karanlıklara dalanlara ne demeli,hırsıza alkış tutanlara ne demeli.
yüreğinize sağlık değerli Cevat hocam.
Tanrının yarattığı insan bilseydi.. Mesajları içinde 'ey insan Rabbinizin boyasıyla boyanın' mesajından bir şeyler alır, kendi renklerinin cümbüşüne tanrının boyasından da bir nebze katardı. Tanrının boyası yaşamın temeliydi halbuki.. İnsan ise kendi ürettiği yapay boyalarla kendilerine yıkılası, pişmanlık dolu bir hayat yaşarken, yakıp yıkıyor.
İşte o çocuklar.. Yaratılışları gereği büyürlerken, tanrının boyasından habersiz büyüyorlar ve kaprislerinin, bencilliklerinin peşinde kaybolup gidiyorlar.
Şiir içerik ve anlatım olarak mükemmeldi. Tebrik ve takdirlerimle..
Ancak; yaratıcının yarattığı insan yaratıcının yolunda kendini tamamlayacaktır.
Bunu unutan her düşünce gölgelerden ibarettir.
Bu şiir ile ilgili 71 tane yorum bulunmakta