Güneşler içer
Ve açarmış bir papatya
Sağanak sağanak dizeler indikçe yapraklarına
Yaprakları derman
Yaprakları ölüm
Biz çamurlu ellerde doğduk
Anne koynundaydı ilk yemeğimiz
Bir dirhem sevgiydi bedenimiz
Gözümüz açıldı mumun ışığı vurmazken dibine
Dişimiz çıktı değmek için ekmeğe emeğe
Sonra renkler silindi biz diz üstünde dururken
Çocuk girince kapıdan
Baştan farketmedi görevli
Şu bizim nüfus dairesindeki
Tek bir cümlede şaşırttı herkesi
“İsmini henüz düşünmedim ama
Erimeden çıkartın kimliğini”
Dün kapıda okudum
Kırmızı mühürlü
Kızılay’ın ihtarını
Öncekiler gibi
Geçenlerde kan verdiğim
Allahtan bir yazıyla öğrendim
Yoksa senin sesinden işitsem
Dayanmaz, patlardı kulağımın zarı
Benden habersiz, benden ayrıldığını
2010
Kanatlarımı açar gerinirim
Öğrenmem gerek
Senin yaşadığın diyarlara uçmayı
Dağların, ovaların üstünde esen bir rüzgâr gibi
Sayfalar dolusu
Tükenmez kaynaktan yıldızlar yükselirken
Deniz sularında yıkanmış yüzüme
Türlü duygu sürüleri yalvarır sükûtta
Her sabah bir sayıklamayla uyanmanın yazgısından
Bir rüya bırakıyorum
Kırmızıdır tüm ıslıklarımın rengi
Senin rujun dudaklarıma bulaştığından beri
Ve içten içe kuşkulanırım soru işaretlerinden
Ya beni hiç sevmemişsen?
2010
İçim el vermedi aslında
Tekrar kutulara hapsolmasına
Kibritten evimin
Kibrit çöplerinin
Ama
Mucizeler bile iyi gitmezken masalımda
Halimiz nicedir diriler mezarlığında
Sert bakışlar altında ellerim uzanır nefret duvarına
Çocuk olmak istiyorum olgun bakma bana
Aleve benzeyen sesini beklerken faciamda
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!