Sana bir nevi kulluk ederdik ikizimle
Kördük, sağırdık, dilsizdik
Dişlerimiz kilitlenirdi
Parmaklarımız kulaklarımızı tıkardı
Gözlerimiz zaten açılmazdı
Yeni doğmuş misali
Parmaklarımın arasından kayan kelebek sen
Sana altından kozalar ören ben
O kimseye anlatamadığım kıskançlığım sen
Ölümlerden ölüm beğenen benlik ben
Yaşasaydı Osman Hamdi
Belki terbiye ederdi beni
Ama benden geçti
Zordur artık
Kabuğumu geçip yüreğime girmek
Bilirim
Ben hiç şiir yazmadım
Sevgini
Şiirlere
Değişmeden önce
“Bir masalda senin için ölür şair
Yine geri döndüm o karanlık odalara
Boğazımı yakan o kırmızı tadına
Gitsin! Gitsin o eşkâlsiz hatıralar
Sözcüklerin bile çıkmadığı buzdan selamlar
Ateşe verilmiş evleri
İstanbul üzgün
İstanbul sevdalı
Haliç süzüldükçe kirpiklerinden
İstanbul
Gözyaşları boğaz olan delikanlı
Gözlerimin Aydınlığı
Bir nergisin yaprağına feda olunca
Hangi bulutta unutsam kalbimi
Bir köşede hıçkırıyor
Alınganlığım
Hayatın kılçıklarını ayıklarken
Bir yudum daha sen
İstiyorum, martıların yarenliğinde
Rüyasız gözlerini feda ettim diye
Ölü dilde yazdığım şiire
Yerçekiminden büyük gözlerin
Beni şuursuzca sana çekiyor
Bir terzi edasıyla kelimeleri biçip
Çetrefilli iltifatlar koyuyorum mektuplarına
Yetmiyor, çiçekler takıyorum utangaç saçlarına
Ama sen! Eski aşklara, yeni acılara inat
Anahtarı kaybolmuş
Kilitli bir kapı gibiyim
Kavun, balık
Bir de büyük gelmedikçe
Yemin billâh
Açılacak değilim
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!