Dağların şarkısını söylüyorum
Günlerden sabah
Ülkelerden yalnızlık
Elimde acemi bir karanfil
Sıcak özlemlere bastırıyorum
Ölümün ikindisine uçuşan güvercinler
Seher yeli
Söyle senin bülbüle
Bıraksın artık ağlamayı
Geceyi yırtıyor nerdeyse şafak
Eli kulağında domurların
Bahardır
Bahardır damıtılan
Umudun imbiğinden
Üveyikler biliyor
Dağların eteğinde
Gelin gülüşü gibi
Kara sarı yüzünü
Gömer durur anasının memesine / kurumuş
Hayat soluk alıp verir / belli belirsiz
Çatlak dudaklarında soluk resimler / gibi
Durur toprak
-Doyumsuzluk değil beyler-
Ürperen denize kavuşan akşam
Ne çok yalnız adam çiziyor ufka
Ne çok yalnız adam ne çok kadın ne
Yitmiş umutlar gibi bir günü noktalayan
Hiç sevinçler göğermez mi bahçelerinde
Hüznün kızıl yaprakları düştü zamana
Aktı canlar yangınlardan o kızıllığa
Karardı coşkular söndü umutlar
Döndü ağır ağır umutsuzluğa
Gün olur
Ölür içindeki kıvılcım
Duyarsın yitişin sızısını
Kimliksiz bir kız ikiz doğurur
Dil yalnızlığı yoğurur
Biçimde
Gün mü uyanıyor
Gül mü
Yaprağında çiğ tanesi
Koklasam
Süt mü sızmış balam
Sabahlara yalnızlık gibi çıkıyor
Yorgun iklimlerin sürgün alacası
Pus sabaha bulanıyor sabah gerinen güle
Kurumuş düş yapışkanlığı da cabası
Gölgelenir
Işıklı gözlüklerin
Solgun yıldızlar taşır
Gagalarında tutsak kuşlar
Ham ervah
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!