Çıplak göz ile baktığın dünyayı
İrem bahçelerden gülden mi sandın
Hiç görmeden aldığın o havayı
Sen görmedin diye hiçten mi sandın
Ol deyiverdi bir Nebi aşkına
Nesin sen …
Bir dava gibi yapıştın yakama
Kara kalemini kırmadın gitti
Prangalar gibi asıldın boynuma
Çilemi ezamı cefamısın sen
Bir bilsen, ben nasıl severim seni
Bakarsan derine gözler anlatır
Savurur rüzgarın uçurur beni
Ses olur sesime yeller anlatır
Söz biter gözler konuşur sonra
İşi rast gidenler konuşur durur
Bilmezler feleğin bir gidişi var
Kimine iyi kimine ise kötü yazar
Kalemin de kader diye bir işi var
Sanma o Rabbin hep kötüyü yazar
Gece kapkara katran kara
Bilemedim ki hiç vuslat nere
Başımı duvarlara vura vura
Of desem boş sabah olmaz
Ah desem boş çilem dolmaz
Bir yanı zehir öte yanı kahır
Nerden tutsan elinde kalır
Kötü yazgıya elden ne gelir
Gelmiyor işte olmaz olsun
Günler geçiyor aman vermez
Ne güzel yaratmış Mevla
Kirpiğini gözüne denk
Nasip olmazki her kula
Sen bana ben sana denk
Bakamam ayın hilaline
Çiğnenen bedenin yakılan evin
Hani namusun hani haysiyetin
Sabiler düşerken kara toprağa
Kara kalbinden buğz bile etmedin
İkbalde insan olmaktı gayemiz
O’na Sor..
Sofralara kaşık vurmayı
Helal diye helal bulmayı
Çok olmadan aza doymayı
Şükür Ya Rabbi diyene sor
TEMMUZUN ON BEŞİYDİ
Yazdık bunu deftere biz, sen de yaz Ya Rabbi!
Gece yarısı uykumuzda vurdular bizi,
Ahlar yükselirken katına bir gece vakti.
Takvimlerden temmuz ayının on beşiydi.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!