Gidecek hiç bir yer yok..Sesini duymak istesem hani, gözlerine bakmak,
tenine dokunmak istesem, alabildiğine yoksun işte..Hüzün kokuyor bu
şehir, yüzün gibi bakıyor her kadın, sözün gibi yalnızlıktan dem vuruyor
şiir..
Söylesem anlamaz derdimi yağmur
Anlatsam dinlemez rüzgar sözümü
Sustukça büyür içimde saklanan çığlık
Kırılmış aynalarda ararım sensiz yüzümü..
Bir yarısı gül’dür hayatın..Sevmek sevilmekten öte..Menzili aşk..
Pencerede yolu gözlenen yar’dan ibaret zaman..Yar dediğin var’dan
ibaret her yaşanan..Alışır insan..Bir gülüşe, bir dokunuşa, bir bakışa
değişir ömrünü..Uykusuz kalışı da bundandır, efkara dalıp her sigara
yakışı da..Alışır insan..Kendinden bir parça saydığı nefesin sıcağında
yandıkça, yoruldukça..Varlığından vazgeçip, var olanın ruhunda yitip
kayboldukça..Sırrına erdiği hayatın anlamında, bildiklerine sövmekle
geçen zamanın ertesine yeni bir başlangıç daha ekler bıkmadan…
Alışır insan..Bir’ken “Biz” olmaya..
Bir yarısı kül’dür hayatın..Ölmek öldürmekten öte..Menzili kahır..
Üzeri taze toprak kokan mezara sessizce bir gül bırakır..Gitmek midir
zor olan, kalmakla mı zorlanır, çözemez bir türlü..Bir yosmanın bakışı
acıtır da tenini, ses çıkarmaz yine de..Bir enkazdır şehir..Öfkesi alev
olur da taşar içinden..Tutuşur baktığı çocuğun saçları, tutuşur bıraktığı
ayak izleri giderken, yanar gökyüzü, yanar toprağın özü, yanar su…
Küllerini bırakır sahile vuran dalgalar..Alışır insan..Sevdiğini her aklına
gelişte kirpiklerinden düşürmeye..İflah olmaz sancılar taşımaya içinde..
Alışır insan..Susuz kalmaya, sessiz durmaya, aç gezmeye..Başını yastığa
her koyuşunda, her dalıp gidişinde, her özleyişinde..Her uyanışında……
Gözlerini yokluğuna açmaya…Alışır insan…Biz’ken “Bin” olmaya……
Sana alıştığım kadar yokluğuna alışmayı da öğrenebilseydim keşke..
Seni sevdiğim kadar, sana küfretmeyi de becerebilseydim..Omzuna düşmüş saçlarını okşayan ellerimde senden kalan ne var? Rüzgar mı götürdü kokunu?
Ya hangi kasırga, hangi boran silecek tenimde izleri kalan dokunuşunu?
Sevmek ve sövmek arası aldığım her nefesin yaşamak ve ölmek kavgasında
bir hesabı var..Ben, sevdim kirli saçlarını her çocuğun..Sevdim fahişe bir
kadının gizliden döktüğü göz yaşını..Ben, sevdim ter kokan yorgunluğunu
işçinin..Bir bardak çay, üç dilim ekmekten ibaret sofrada, ihtiyar bir bakışın
yoksulluğunu..Ben, sevdim utanmayı bazen, bazen en küfürbaz akşamlarda
belanın baş ucumda duruşunu..Adam kılıklı sözlere siktir çekmeyi pervasız..
Kaypak bakışların yüzüne tükürmeyi..Düzen dedikleri bu boktan kuralların
içine etmeyi…
Ben, sevdim..
Şimdi sana dilimin varmadığı o sözü söylemeyi..
Gül’de aynı..Kül’de aynı..
Seç birini……..
Uğur Deniz ÜlkegülKayıt Tarihi : 11.2.2006 18:59:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Uğur Deniz Ülkegül](https://www.antoloji.com/i/siir/2006/02/11/ayak-sesleri-vi.jpg)
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!