Tedavisiyle uğraştık biz yıllar yılı bir hastanın,
Hazırlığını yapıyoruz şimdi büyük bir destanın.
Tarihe sorun ki, ayak sesimizden tanır o bizi,
Dirilip tekrar geliyoruz, duyun ayak sesimizi !
Asırlar var ki doğudan batıya bir sel gibi aktık
Kısa bir süre gökyüzüne kırık pencereden baktık,
Yakışmaz bize öyle yerlerde sürünmek, yeter artık!
Şimdi uçup geliyoruz atlarımıza kanat taktık.
Dağlar şahittir ki bugün biz,sarp dağları deliyoruz,
Yalan yok,geliyoruz demişsek gerçekten geliyoruz.
Kısa zamanda görecektir bunu bütün kirli dünya,
Göreceğiz yine biz yeniden rüya içinde rüya.
Geliyoruz,sular seller gibi coşarak geliyoruz,
Geliyoruz; yürüyerek değil, koşarak geliyoruz.
Kuru bir kavga için değil,barış için geliyoruz,
İnsanlığa hizmette hür bir yarış için geliyoruz.
Rahmet ve bereket yağmurlarının son bulut’uyuz biz,
İnsanlık ve İslamlık âleminin son umut’uyuz biz.
Mazlumların acısını dindirmek için geliyoruz,
Zalimi ve karanlığı sindirmek için geliyoruz.
Düne kadar öz vatan toprakları iken bugün niçin
Bizim değil birçok yer? Yüreğim yandı için için.
Hilalin olmadığı yerler karanlıktır;bu bir gerçek;
Fakat sabırlı olun,bu durum çok uzun sürmeyecek.
Üstümüze gül kokusu sinmiştir,tanır bizi rüzgâr,
Tarihin her sayfasında bizim ayak izlerimiz var.
Gökyüzü çadırımız olsun,şanlı bayrağımız güneş
Aydınlatsın dünyayı,olmasın yeryüzünde bize eş.
Kayıt Tarihi : 7.7.2020 10:18:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!