ladinler tütsüsünü yakarken limandan
mavi gelinliğinin yosunlu eteklerinden
cam göbeği ahular dağlanır
gurubun göğsümde ağırlaşan kirpiklerine
Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri... Yeryüzüne gönül indiremez onlar... Hayatı ve insanları anlarlar,hayata ve insanlara merhamet duyarlar,ama hayatın ve onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşamazlar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Devamını Oku
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Çok iyi tanıdığı çevreye aşık bir ressam,
bir şair gözüyle izlediği çevrenin tüm şiirsel güzelliklerini, paletindeki tüm renkleri ustaca kullanarak, bir renk senfonisi
yaratırken tuvalinde, bir de sevda öyküsü sıkıştırmış tablonun ortasına
obje olarak...
Ben şiirde bu tabloyu seyrettim hep...
Kalemi mi kutlamalı, fırçayı mı bilmem ama, altındaki imzayı kutluyorum Filiz hanım,
sevgimle, saygımla,
Ünal Beşkese
Bir kemence sesi gelir ufuktan
Gençlik yağmur gibi başlar ufaktan
Gün varmış akşama kavuşmuş çoktan
Vakit geçti zaman doldu ay yüzlüm -------İbrahim Kurt
Filiz hanım yöre dili ,sıla ili gibidir bir kelime bile bana ilham verir yılların özlemi var içimde ,şiiri okuyunca gençliğim vurdu beni ,bir dörtlük döküldü dilimden .
Sel olur gençlik akar gider o mavi denizin kıyısındaki suyun morarması ondandır ,bilirim o kayıkların kumsaldan nameli açılışını ,virası olsun maviliklere doğru giderler ,nede olsa gençlik var ufukta ,bize beklemek düşer rıhtımda
Çok harika bir duygu deryası şiiri okudum sizi ve şiirinizi kutluyorum saygılar sunuyorum ,sılaya selamlar.
Alya'nın yürek deryasında fırtına eserken Ali'nin yürek limanını döver dalgalar, hemde Ali'nin yüreğini yerinden sökercesine... Varıp onun gönlünde uçan sığırcıkları seyretmek lazım...
Güzel bir aşk hikayesiydi, tabiatın koynunda , tabiatla hem hal olan yüreklerin sesiydi şiir...
Kutluyorum Filiz Kardeşimi ve güzel şiirini...
Saygıyla...++
Ah! gençlik ah
sevda nasıl başka nasıl güzel...
Hele de bu sevda Filiz Kalkışım Çolak' ın renkli kaleminden olunca çok sesli bir müzik ziyafefeti mi, en güzel renklerin raksettiği tablolarla dolu bir özgün resim sergisi mi bilinmez. Fakat doyumsuz olduğu bir gerçek.
Balıkçı Ali Reisin ve sevdalısının bu tertemiz aşkını Karadeniz'in eşsiz doğasında okumak çok güzeldi... Kutluyorum.Nicelerine. Sevgimle...
Ay Yüzlü Alya...
Ve Ayı buluttan kıskanan, çekip çıkaran Ali..
İki gönül bir olmuşsa, her yer sevdanın mekanı.. Deniz dalgalarından bir türkü tutturur.. Balıkçılar 'heye mola..' Doğa en güzel elbiselerini giyer, yemişler alına, moruna sunar tadını..
Ve bir şiir doğar.. Ay Yüzlü..
Güzeldi, kutlarım Filiz Hanım..
Tebrikleriklerimle, puanımla, listemde şairem.
Yine harika bir şiirle karşıladınız Filiz hanımcığım ..Tekrar tekrar okudum çok hoş bir gezinti yaptım doğada süperdii..Yüreğinize sağlık tebrik ederim..
Vurgulama ve betimlemeleriyle yine güzel bir serbest şir dökülmüş yüreğinizin derinliklerinden.
Kutluyorum Filiz HAnım.
Serbest şiir dalında yazılan ve serbest şiirin düz yazı olmadığını gösteren bir şiir. O kadar güzel yazılmış ki insana mısraları tekrar tekrar okutuyor. Kaleminizi tebrik ederim Filiz Hanım.
Tebrikler
Filiz hanım
gönlünüz hep
aydın olsun.
Kutluyor ve
selamlıyorum.
Bu şiir ile ilgili 44 tane yorum bulunmakta