Güneşin yakar mı tenimi şimdi?
Ya da yüreğime oturan o bakışların;
Ay dahi karşı koyamadı sıcağına ki,
Sen çoktan yazdın ismini...
Susmak istiyorum, tek bir söz yok aşkına dair;
Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri... Yeryüzüne gönül indiremez onlar... Hayatı ve insanları anlarlar,hayata ve insanlara merhamet duyarlar,ama hayatın ve onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşamazlar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Devamını Oku
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
serbest vezin şiirde kaidelerin olmaması gibi bir kural yok...ne güzel mısra sonlarında ses uyumları monte edilmiş armoni sağlanmış,ritim zaman zaman başarı ile uygulanmıştır..
Üç bölüm halindeki şiirde manaya bakarsak melankolik bir aşkın izleri var.umarım kara sevdaya götürmez şaireyi...
sevdalarımızı ele avuca sığdıramadığımız zaman mıstık bir havaya girerek semaya doğru yola çıkarız...))
Ay ve güneş in şahitlik ettiği sevdada dur durak olamaz zaten...
Ay dahi karşı koyamadı sıcağına ki, deyimi bunun en güzel delili...
Bu derinlikte ki sevdanın ironik bir yaklaşım sergilemesi de kaçınılmaz oluyo...
yeni bir hayata duran sevdanın hiç bitmemesi dileğiyle sevgilerimi sunuyorum genç şaire jale hanıma ve başarılar diliyorum...
“AY’ dan GÜNEŞ ‘ e ”
Güneşin yakar mı tenimi şimdi?
Ya da yüreğime oturan o bakışların;
Ay dahi karşı koyamadı sıcağına ki,
Sen çoktan yazdın ismini...
Susmak istiyorum, tek bir söz yok aşkına dair;
Sen ki beni çıkmazlarda buldun.
Ben söylemeden duydun her şeyi,
Ezberindim senin.
Nakış nakış oyaladın aşkı yüreğime,
Eserinim işte bak yüzüme….
Yoluma rehber oldu hislerin benim.
Ben sev istedim…
Sen sevgiyi kıskandırdın,
Ben sadakat istedim, sen eli kıskandırdın.
Yeri geldi ölmek istedim yaşama bağladın.
Tutkuyu anlattın. Aşkın ne olduğunu;
Aşkın neler vaat edeceğini,
Ve asıl aşk için ölmek değil, inadına yaşanacağını
Sen anlattın sen öğrettin bana!
Şimdi anlıyorum her şeyi ben yaşamak istiyorum…
Ve yaşamak için sebebimi biliyorum…
“SENİ SEVİYORUM”
Şimdi Ay’da Güneş’te şahit bu sevdaya;
Gün seninle doğsun seninle bitsin isterim artık,
Ve isterse ömür çabuk geçsin.
Ama bu aşkı bizden esirgemesin zaman;
Tıpkı seninde dediğin gibi sevgilim,
Şimdi ben sensiz ölmek değil seninle soluk almak yaşamak istiyorum…
Jale Yıldırım
sevmek adına çok güzel bir şiir okudum.sevgilerin çoğu acıklı ve tek taraflı olur.hüzün verir insana.senin şiirindeki sevgi sevgilinin ruhunda kendini bulduğun çok pozitif bir sevda.yani karşılıklı bir sevginin ürünü bir şiir.ne istediğini bilen bir kalbin sesi.kutlarım seven yüreğini.sevgiyle kalın.saygılarımla.
Bu şiir ile ilgili 2 tane yorum bulunmakta