AVRUPA ŞİİRLERİ

AVRUPA ŞİİRLERİ

Aşık Larendeli

Dili başka yolu başka,
Almanya’ nın Avrupa'nın.
Gülü başka falı başka,
Almanya’nın Avrupa'nın...
***
Dıllerini anlamak zor,
Hasretlik var yürekte kor,
..

Devamını Oku
İsa Yazıcı

Kadın. Avratah var,
Arpa unundan
Aş yapar;
Avrat var
Buğday unundan
Keş yapar.
Karı, eş.
..

Devamını Oku
İsa Yazıcı

Napoleon'un 1814
Yenilingisinden sonra,
Avrupa sorulunlarına
Çözünülüm getirmek içilin
Bu konulungre toplanılındı.
Fransa'yı ünlü
Talleyrand'ın temsil
..

Devamını Oku
İsa Yazıcı

Pelliot, Aurel Stein ve
Von Le Coq'un
Gezinilerinde ortaya çıkarınılan
El yazılınması kitaplar
Budist metinlerin
Sanskritçe'den bu mahalli
Hint-Avrupa lehçelerine
..

Devamını Oku
Ali Uydurucu

Cimbombom geliyor işte
Sahaya koşuyor böyle
Taraftar coşuyor yine
Güneşim doğuyor öyle

Golleri atıyor Cimbom
Taraftar coşuyor Cimbom
..

Devamını Oku
Meziyet Ak

Cennet Türkiye'mizin bilelim kıymetini,
Gezelim güzelliklerle dolu yüreklerini.
Görelim insanların sevgi dolu yüreklerini,
Gençlerimizin açalım gönül gözlerini.

Kavgaları hırçınlıkları bırakalım artık,
Bu güzelim ülkemizi yok etme yazık.
..

Devamını Oku
Hüseyin Yük

Maviye baş bağlamış
Gözlerin avrupa
Sesin çocuk gülmesi
Yüzün medine
Duruşun arafat
Bakılası zerafet
Hüznün fasıla fazilet
..

Devamını Oku
Aliş Gülden

Mali
yerli malı yurdun malı
bunu halkı kullanmalı
sömürgeci avrupa bunu artık anlamalı

mali
batı afrikanın kara kıtanının
..

Devamını Oku
Necati Atilla Soykan

Şimdi dostum diyorumki sen görmesen ben duymasam
Hangi göz karıştırır akan kanla ekşimiş teri
Çocuk değiliz ya kuzum komşumuz yaralı bir Suriyeli
İnsanlığın sıfır noktası telörgüler coğrafyası Avrupa
Kardan evler içinde titreyen gözler hangimizin mültecisi
Söylesene dostum neden Yağmurlar acımızı almıyor eskisi gibi
Baldıran şerbeti sızmadan analarımızın ak sütüne
..

Devamını Oku
Sevinç Kavuk

Tarihinde kovulan ve tarihin kovduğu Yahudi’ye
Asil Türk milletinin adil Genel Kurmaylığına ödemeye
Yılda yedi bin trilyon tazminata beş bin yıl süreyle
Davalı yüreğinden bu gerekçeye tarihinin özüyle
Hakkını izlemek vasiyetim olsun Yüce Türk Ordusuna!

Türk kadınının yüreği serilidir Türk ordusunun ayakları altına
..

Devamını Oku
İbrahim Balcı

Katkılarınız için çok teşekkür ederim.değindiğiniz noktaların her biri en az kapsamlı birer makale konusu olabilir ancak,korkarım bunu göze alamayacağım.Yapacağım kısa açıklamaların yeterli olacağını düşünüyorum. 1-Olguları,olayları anında,taze taze analiz ederek kategorize etmek mümkün değildir.Hatta,olguları süreç devam ederken de analiz etmeye çalışmak çoğunlukla geçersiz sonuçlara ulaştırır,bizleri.Süreç sona erdikten sonra,salt sonuçlara bakarak çok daha sağlıklı analizler yapmak daha mümkündür.Bu açıdan bakıldığında,Rus ve Çin devrimleri süreç içerisinde, i-Köylülüğü fiziken ve ideolojik olarak tasfiye etmişlerdir. ii-Sanayi devrimini gerçekleştirmişlerdir. iii-Uluslaşma sürecini gerçekleştirmişlerdir. Rus ve Çin devrimlerinin Bolşevik veya Sosyalistlerin önderliğinde gerçekleşmesi yukarıdaki saptamaları değiştirebilir mi? 2-İngiltere'nin 'ulus devlet' olduğunun tartışmalı olduğunu belirtmiş ve konuyu daha fazla açma gereğini duymamıştım.Sanırım sorun,UK ile ENGLAND arasındaki farklılığa hiç değinmemekten kaynaklanıyor.ENGLAND'ın ulus devlet olduğu tartışılmazdır,fakat UK'ı ulus devlet olarak nitelemek yerine,ulus devletler federasyonu olarak görmek sanırım daha yerinde bir niteleme olacaktır. 3-Ultra ulus/Üst ulus kavramının daha önce kullanıldığı konusunda bir bilgi sahibi değilim.(Eğer bilseydim,salt orjinal olmak uğruna başka bir kavram kullanırdım,emin olun!) Bu kavram Almanlar,Fransızlar,İngilizler vs.tarafından kullanılmış olabilir. Herhangi bir kavramın şu ya da bu ulustan düşünürler,entelektüeller tarafından kullanılmış olması,o kavram çevresinde şekillenen düşünceler silsilesinin,kavramı kullanan kişilerin vatandaşı oldukları devletin resmi tutumu olduğunu göstermez. AB'nin kömür ve çelik birliğinden günümüze evrilmesine eşlik eden,onun hukuki altyapısını oluşturan uluslararası anlaşmalara,oluşan oluşturulan kurumlara bir göz atın lütfen.Ve son günlerdeki AB anayasası tartışmalarına kulak verin.Eğer yeterince tatmin olmamış halde bulursanız kendinizi, 1600'lü yıllarda İngiltere'den başlayıp sanayi devrimi ve ulusların,ulus devletlerin ortaya çıkmasını sağlayan sürece bir göz atın. O süreç ile AB'nin evrilmesi sürecindeki gelişmeler aynı doğrultuda mıdır,değil midir,karar verin.Gerçek şu ki,dostlar,AB hızla bir federasyona doğru yol almaktadır.Bu olgunun ekonomik ve sosyal alt yapısı hazırdır,hukuki altyapısı ise giderek olgunlaşmaktadır. Salt 'serbest dolaşım'ın bile,nelere yol açacağını bir düşünün lütfen.Bu olgu nihai olarak,ortak bir Avrupa kültürü oluşmasına yol açmayacak mıdır? Nihai olarak derken,belirsiz bir gelecekten bahsettiğimi dikkata alın lütfen. Kısaca toplum mühendisliği kavramına da değinmeliyim,sanırım.Bu kavramı bendeniz mi,yanlış kullanıyorum,yoksa derdimi anlatmakta acze mi,düştüm,bilmiyorum. Bence,bu kavram ancak totaliter ideolojilere ilişkin kullanılmalıdır.Totaliter ideolojiler nasıl bir toplum amaçladıklarını betimlerler,yol haritası çizerler,kurumlarını oluştururlar ve tüm toplumu terörize ederek,şiddeti bir araç olarak kullanıp ideal toplumu inşa etmeye girişirler.20.yy. yeterince örnek üretmiştir sanırım.Demokratik toplumlarda,hatta otoriter yönetimlerin hüküm sürdüğü toplumlarda bile,yukarıda andığımız şekilde bir toplum mühendisliğinden söz edilemez.Demokratik toplumlarda da geleceğin toplumuna,kurumlarına ilişkin öngörülerde bulunulur,kuşkusuz. Ancak,öngörülen toplum ve kurumlar,ulaşılması gereken bir amaç değildir. Hem zaten,gelişim ve değişimler,öngörüler de durmaksızın değiştirmektedir.Demokratik toplumlarda pragmatizm hüküm sürer.Teknolojideki,ekonomideki tüm toplumsal boyuttaki değişimler,gelişimler absorde edilir,yeni kurumlar oluşur,işlevsiz kurumlar tasfiye olur,kendiliğinden.Totaliter yönetimlerin aksine,demokratik toplumlarda vazedilmiş bir amaç yoktur. AB'nin uluslararası çatışmaların yerine uluslararası işbirliği ve işbölümünü öne çıkardığını ve 50 yıllık geçmişine bakıldığında,bu işlevini yerine getirdiğini,söylemişim. Neye bakarak demişim bunları.AB sınırları içinde yer alan ülkelerin,tarihlerinin hiçbir döneminde bu denli uzun bir barış dönemi yaşamadıkları ve refah düzeyinin hiç bir zaman bu denli yüksek olmadığı,refahın hiç bu denli yayılmadığından yola çıkarak söylemişim,bunları.Bu denli yalın bir gerçekliği anlayamadığını söyleyenleri anlamadığımı söylememe izin verin. 4-Türkiye'nin 80 yıllık geçmişine yönelik olarak insafsız eleştirilerim,hangileri acaba,merak ettim doğrusu.kendilerini 'Kemalist' olarak tanımlayan kişilerin gerçeklikten ne denli kopuk olduklarını betimleyen sözcüklerim mi size bunları yazdıran.Ya da şu altı oktan bazılarının kahverengi gömleklilerin ideolojisinden izler taşıdığını yazmam mı? Hangisi? Bir Manas,bir Ramayana,bir Faust nasıl dünya yazılı kültürünün bir parçasıysa; bir Kavgam da bir Kara Kitap da aynı mirasa ait ögelerdendir.Hangi siyasi,edebi,bilimsel ekol,hangi yapıt dünya kültür(en geniş anlamıyla) birikiminden bağımsız olarak var olabilmiştir ki.Bu mümkün mü? Lütfen konu ile ilgili pasajı,eleştirdiğim ideolojilerin iç çelişkilerine değinen,ironi yönü olan bir metin olarak okumayı deneyin. 5-Affınza sığınarak yöntem konusuna da değineyim.Sosyal bilimleri Pozitif bilimlerden ayıran önemli bir fark,sosyal bilimlerin,konu olarak aldıkları olguların olayların 'tek' olmaları,bir kez yaşanmalarıdır.Sosyal bilimci,yaşanmışlıkları labarotuvar koşullarında tekrar edemez.değişkenleri değiştirerek tekrar tekrar bakamaz olaylara.Oysa ki,neredeyse sonsuz sayıda değişken vardır.Sosyal bilimci,olgulara bilimsel açıklamalar getirebilmek için,soyutlamalara girişir,bazı etkenlari 'yok' farzeder.Bazı etkenleri kategorize eder,sınıflandırır.Neye göre yapar sınıflandırmasını.Benzer özelliklerine göre tabii ki.Böylece benzerlerinin en tipik özelliklerini üzerinde taşıyan 'etken' unsurların oluşturduğu bir sınıflandırma oluşur.Sosyal bilimci ancak böyle anlamaya ve anlatmaya çalışır dünyayı,bu yöntemin doğru veya yanlışlığı bir tarafa bir başka seçenek de yoktur,doğrusu,eğer olgu ve olayları 'açıklanamaz' olarak nitelemeye,yoksa niyetiniz.Lütfen AB karşıtlarını kategorize ettiğim pasajı bu doğrultuda okumaya gayret ediniz. Son olarak,önceki yazılarıma gerek açtığım topicde ve gerekse başka topiclerde müdahil olan arkadaşlara seslenmek istiyorum.Yazılarımda başarabildiğim ölçüde açık,yalın,objektif ve bilimsel olmaya çalışırım, ne denli başarılı olduğum tartışılabilir.) inançlarımla değil,bilimsel verilerle var olmaya çalışır,kendi değerlerimi yansıtmamaya özen gösteririm.Gerek yoktur,meraklı turşucu/jurnalci/kışkırtıcı tavırlarla yaklaşıp beni daha açık sözlü olmaya zorlamaya. Zaten açık sözlü birisiyim.Açıkça soru ve yanıtlayayım istediklerinizi.Bendenizin düşündüklerini yazılarına dökemeyen,dökmekten çekinen birisi olduğunu mu düşünüyorsunuz? Kendinizi,tutumunuzu bir gözden geçirmenizi,öneririm size.O kışkırtıcı tavrınızla arz-ı endam edip de,konuya ilişkin kendi düşüncelerinizi sır gibi saklamanın nedir anlamı? Nedir sizi korkutan, olmayan düşünce dünyanızın ne denli sığ olduğunu farkına varılacağı mı? Bir başka arkadaş da değişik topiclerde AB yanlılarının tavrını açıklarken bol bol mütareke basını diyor,mütareke basınının kuyruğuna takılan 3-5 milyarlık KY'dan bahsediyor. gerçekten bu denli sığ mı sizin dünyanız? saygılar sunarım hoşçakalın

..

Devamını Oku
Ramazan Özütürk

Rejimin sahibi imanlı gençlik;
Yaşar Cumhuriyet sonsuza deyin.
Nefeste Peygamber, Allah’tan dinçlik;
Oldukça düşmanlar eğecek boyun.

Avrupa sevdası tutturdu biri
Bulaştı topluma Avrupa kiri
..

Devamını Oku
Volkan Yıldırım

ne demek ekmek karnesi yağ kuyruğu
ne demek yalın ayak
karda çamurda yürümek
ne demek incecik yamalı elbise ile üşümek
ne demek doğurur zor şartlar güçlü insanları

neyse dedeciğim haydi bay bay
..

Devamını Oku
Tahsin Koç

İşe başlarken; Bismillah derlerdi
Sakınmak isterse; Neuzubillah derlerdi
Haksızlığa uğradığında; Hasbünallâhü ve ni’mel vekil derlerdi
Kızdıklarında; Lâ havle çekerlerdi
Beddua ederken; Hay Allah derdini alsın derlerdi
Şaşkınlıklarında; Fesübhanallâh derlerdi
Damarlarına basıldığı zaman; Yâ sabır derlerdi
..

Devamını Oku
Osman Erdoğmuş

MESFELE

Bindiğimiz servis otobüsleri bizi sanki İstanbul’un bir mahallesine getiriverdi. Türkiye’den gelen Diyanet hacılarının hemen hemen tamamı bu bölgede kalıyorlar. 10-12 Katlı apartmanlar, kalabalık caddeler, Türk hacılarına hitap eden bir sürü dükkan. Lokantalarda Türklerin damak zevkine hitap eden yemekler.

Adresi evde unutmuştum. Diyanetin kayıt bürosunu bulabilirsem, oradan öğrenebiliriz diye içişleriyle konuşurken, ne görelim. Bacanak baldızla beraber bize doğru geliyor. Tevafukun böylesi. Biraz ayak üstü muhabbetten sonra teyze çocuklarının yanına gidiyoruz. Onlarında evde olmaları, bir taşla iki kuş vurmak gibi oluveriyor. Hoş bir muhabbetin üzerine yenen yemek ve ardından içilen çaylar ve peşinden cemaatle kılınan bir akşam namazı ve ayrılık vakti. (Hemen belirteyim. Hac görevi esnasında böyle ziyaretleri genelde yatsıdan sonraya bırakmak veya hemen sabah namazından sonra yapmak gerekiyor. Yoksa bizim gibi iki vakit namazı Kabe’de Beytullah’ta kılmak varken, cemaatle de olsa evde kılmak zorunda kalabiliyorsun. Bizim görevimiz otellerde cemaate katılmak değil, Beytullah’ta namazlarımızı cemaatle kılmak.)

Hareme gittiğini söyleyen bir minibüse bindik. Kişi başına da 2 Riyal almasına rağmen bizi hareme getirmedi. Bir köprünün altında bıraktı. Aynı gün ikinci kazıklanışımızdı bugün. Yatsı namazını Kabe’de kılıp sonra otele gidecektik. Olmadı tabi. Allah’ın dediği oluyor neticede. 20 riyale bir taksi tuttuk, otellerin yanına geldik. Bu sefer parayı inerken verdik.
..

Devamını Oku
Uğur Oğuz Şahin

İnan seni sevenler yeter sana
Mutluluk hüzün yaşanır şarkılarında
Pes etmemeyi sen öğrettin hayat yolunda
Ayakkabı şöhret oldu sen deyince ayağında kundura
Rahat ol sen Anadolu'sun sen Avrupa da Türkiye sen Urfa
Aşık oldum dedin rengi değişti aşkın
Tarifsiz duygular yaşattın hit oldu şarkıların
..

Devamını Oku
Sevinç Kavuk

Gen değişikliği sanki sindirim sistemi bu buluş
Önce bir başörtüsü hemen bir Türban kokuş
Sarıklılar selamlığı kurul denemesi bu ayrışık
Resmin sisli tehdit ardında lafla geriye kaçış
Tuzak tezgahında uyuş, geçiş, dönüş, uçuş, çarpış
Sindirmeyi çaktırmadan yani, usul alıştırmaya yılış…
Tıkanma da var daha, sindirime yavaş yığış!
..

Devamını Oku
Mevlüt Bicik

Sevgililer günü Roma’dan kalma bir âdet
Ey Müslümân bırak Íslâm-ı da sende yâdet
Sanki Íslâm’da böyle günlermi var bir adet
Başına taş yağmasınımı bekliyorsun be Müslümân.

Sevgililer günü dediler hemen kaptık aldık
Ímam nikâhını suç sayıp gündemden kaldırdık
..

Devamını Oku
Kemal Kabcık

BU VATAN; CEPHEDEN CEPHEYE İZ SÜRENLERİN, HAKKI OLDU! ve HAKKI OLACAK DAİMİLİKLERDE! .

Komutanını Tanıyacaksın ve Azmedeceksin Mevziinde; Göz-Gez ve Arpacıktan Göreceksin! .
“TÜRKLER ATALARINI TANIDIKÇA; KALPLERİNDE VERİM BULACAKTIR! .” Dedi Yüce Komutanımız! .
“KALPLERİNDE MANEVİ HİSLER TAŞIYAN; ASLA YORULMAK NEDİR BİLMEZLER! ” Dedi; SEVDA İZİ! .
ELDE KALEM ve TÜRK’Ü DÜŞMAN BELLEYENLER, İNCE BİR SÖZ ile DEVRİLİRKEN, İNATLIK BOŞA! .

..

Devamını Oku
Yüksel Çelik

Kopenag zirvesi hüsranla bitti
Tüm üye devletler oraya gitti
Uyumu Kıbrısı bahane etti
On yıl sonra girermiyiz AB ye

Bunca koşturduk bunca yorulduk
Meclşisi toplayıp kararlar aldık
..

Devamını Oku