Anımsamak tadı doldu damağıma, dimağıma. Avrupa’da ne oluyor deyip durdum kendi kendime, yazdım, yazdım, yazdım… ve birden gelmişti aklıma, henüz yazamamıştım. Şimdi bu vesile olgusuyla rahatladı içim. Bayramlarımızı yüreğimde tadıyla, Avrupa bayramlarımızı da birlikte bir başka hoş duyum artılarıyla zenginleştim tadımda. Burada da bayram yaklaşıyor, Weihnachten, noel bayramı deniliyor sanıyorum.
Her noel bayramına daha iki ay önceden başlıyorum bir hoş bayram kokusuyla… alış verişlerde ve caddelerde… bayram günü oturup bütün hazırlığın yorgunluğunda bir dinlenmeyi hak etmiş gibi huzur ile rahatlığı tadılıyor olduğunu düşündüm. Tam bu sırada geldi aklıma;
Bir Ramazan bayramı kutsallığı için önce üç aylar, sonra bir ay vicdan hazırlığı oruç ve nihayet bayram… bugün ise tattırılanlar… ağlamıyorum… düşünüyorum sadece öylece… kaybettiğimiz değerlerde daha insan olduğumuza kanaat etmeyi istemenin anlamını düşünüyorum… bu kanaatler ile vatan duygusuna kalabilecek bir vicdan duyarlığının hacmini ölçüp biçmeye başlarken, tartakladığımı hissedip, sustum… çocuklarımızı ezmeye ama daha yetecek kadar bir güç kalmış olduğunu kim hissediyor? Siz! Sağolun… bu amaca hangi hız ile gidileceğini anlayan var mı?
Vatan niye sürekli meşgul ediliyor? Tütsülerle haşiş koklatmaya ısmarlanılı cemaatler çoktan başladı işine… Avrupa’da ne oluyor diye yazdıklarımdan sadece şu kadarcığını alacağım buraya:
Dünya var olalı beri çirkin ve soğuk,
Erken içeceğimiz bir ilaç gibi.
Tadı dudaklarımızda acımsı, buruk.
Bu saatte gözyaşları, yeminler,
Boş bir tesellidir inandığımız.