Anımsamak tadı doldu damağıma, dimağıma. Avrupa’da ne oluyor deyip durdum kendi kendime, yazdım, yazdım, yazdım… ve birden gelmişti aklıma, henüz yazamamıştım. Şimdi bu vesile olgusuyla rahatladı içim. Bayramlarımızı yüreğimde tadıyla, Avrupa bayramlarımızı da birlikte bir başka hoş duyum artılarıyla zenginleştim tadımda. Burada da bayram yaklaşıyor, Weihnachten, noel bayramı deniliyor sanıyorum.
Her noel bayramına daha iki ay önceden başlıyorum bir hoş bayram kokusuyla… alış verişlerde ve caddelerde… bayram günü oturup bütün hazırlığın yorgunluğunda bir dinlenmeyi hak etmiş gibi huzur ile rahatlığı tadılıyor olduğunu düşündüm. Tam bu sırada geldi aklıma;
Bir Ramazan bayramı kutsallığı için önce üç aylar, sonra bir ay vicdan hazırlığı oruç ve nihayet bayram… bugün ise tattırılanlar… ağlamıyorum… düşünüyorum sadece öylece… kaybettiğimiz değerlerde daha insan olduğumuza kanaat etmeyi istemenin anlamını düşünüyorum… bu kanaatler ile vatan duygusuna kalabilecek bir vicdan duyarlığının hacmini ölçüp biçmeye başlarken, tartakladığımı hissedip, sustum… çocuklarımızı ezmeye ama daha yetecek kadar bir güç kalmış olduğunu kim hissediyor? Siz! Sağolun… bu amaca hangi hız ile gidileceğini anlayan var mı?
Vatan niye sürekli meşgul ediliyor? Tütsülerle haşiş koklatmaya ısmarlanılı cemaatler çoktan başladı işine… Avrupa’da ne oluyor diye yazdıklarımdan sadece şu kadarcığını alacağım buraya:
Hippilikti sanıyorum 70’li yıllar, ama 60’lı yıllardı ön hazırlıklarıyla işe girişmiş olan cemaat denemesi. Hitler’den sonra Amerika korkunç bir hızla deneyimler yapıyor… Amerika’da, kocaman lüks bir bina, uçsuzca büyük bir arazi, negatif pozitif enerji dengeleme oynu ile üye kazanıyor şarlatanlıklar, çitlerle de çevirip, yavrusunu arayanların başına gelmedik bela kalmadığı yıllardı… şimdi Türkiye’deler onlar.
Avrupa’dan her ülke yarım milyonu çok çok aşan kurban vermişti, maddi manevi ayrıcalığı olmakla, milyarlar denilen bir dolar miktarıydı haber diye verilen, bu tütsüleme işi ile denge heyecanı zevkinde çocuk üretmeye genç adayların ırzına dolanmalarda alınabilen miktarlarla paralel bir dehşet… tütsüler haşiş bacası gibi yanan mumlar daha… salonu büsbütün dolduran ve soludukça soluklanmak ihtiyacına coşturan… ve neler neler yok ki… giderek peygamber, ilah, bilmem neler sıralanıyor daha… onlar bir gösteriyi nasıl sergiliyormuş diye cüret edemiyorum yazmaya bu okunanları… okumak için kütüphaneler ilginçliklerle dolu… her neyse…
O doğan çocuklar da ilahlar oluyor diye, ellerinden alınıp kulelerden aşağı kendini bırakan melekler olacaklar seyri için gösteriye sunulanlardı… bugün acaba, onlardan kurtarılanlardan hayatta olanları var mıdır? Çok isterdim yaşıyor olduklarını, biliyorum her taraflarıyla perişan azap bir yaşam o… yine de diliyorum yaşamda olduklarını, yaşayan bir şahit olmak için ikinci kere bu kurban yaşama direnebilirler mi acaba? ... bunu iste hiç sanmıyorum…
Hep zenginlerin çocuklarıydı para kazandıran ve doğuma en cenabet seremonilerle hazırlatılan… fakir çocuklardı, hem cemaat sayısını heyecan boyutuna taşıyan bir değer ispatı, hem dilencilik ve satıcılıkla zenginden iki kat bedel toplamaya süründürülen, hem öldürülme ile kaçmaya çalışmaya bir cüretin korkutulmaya hazır kurbanları…
çocuklar, vatan ve bayramlar… ne korkunç bir alıştırma safhası yaşıyor Türkiye… bugüne kadar Demirel’den başlayan bu alıştırmayı yutan bir millet olarak, sağcı solcu kıyımcılığına çok hızlı girdi ve bugün bundan kurtaramıyor bile kendini, kim bilir ne çoğu… diyemedi hiç biri, diyemiyor daha ne iğrenç boyutta bir seçim verisi gösterisi olarak
vatanımın sağı türk, o benim diyebilmeye
vatanımın solu türk, o benim diyebilmeye
vatanımın üstü Allah sevgimde imanım
vatanımın altı Şehit saygımda geleceğime kalan emanetlerime çalışacağım sorumluluğum…
Metanet ve bilgilenmeye direnişle dayanılacak daha nice sürprizlere dayanmaya güç diliyorum Allah’tan….dua ile…
Avrupa buna rağmen, bütün tecrübelerine rağmen niye Türkiye hakkında ileri geri söyleniyor diye şaşmıyorum… bir Avrupalı ciğerliği taşımak hiç hoş bir şey değildir, diyebiliyorum rahatlıkla… peki bu yeni cins cinsiyetiyle hükümetli bir Türkiye çok ilginç değil mi?
Bir cumhurbaşkanı sıfatını, çarşıdan ekmek almaya yollanılan uşak gibi, hangi edeple almış olduğuna yakışan bir durum ile sorulara yanıt vermeye, sanki Roma arenasında, bir gösteri sahnesi gibi bir keyfiyet, bu ne sürüngeçlik? ... ne oluyor bunun anlamı? ... cumhurbaşkanı ne diye ülkelerarası bir söyleşiye ülkelere gidiyor olmalıymış? Bunu halkın kendisi üstlenmeye yeteneğini mi kaybetmiş? Bu sahnelerde utanma hissini bulabilen ne yapıyordur acaba, … diye bir tiyatro sahnesi miydi gibi bir düşüncede bile teselli olamadım…
Kocaman Türkiye’de tek kişilik parti ile MHP var sağlıklı… günah olmaz mı bir olası durumda sadece onların üstlenmesi? Veya diğer bütün partilerde eskilerden kalma sistem devam edecekse? Veya mahalle de sevildi diye bir partiye başkan olurum heveslerinden taşanlar, başkanlığa bari bir karınca kafesi yapsak cam fanuslu, kralımız ya da kraliçemiz olsun, herkes de bildiği gibi yaşasın gitsin…
Bizim masalımız ne olacak gelecekte? Ceddimizin kutsal verileriydi uygarlığın bugüne ulaştırılmasına düşünce ve duruş emekleriyle…
Sevinç KavukKayıt Tarihi : 12.10.2007 03:17:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Sevinç Kavuk](https://www.antoloji.com/i/siir/2007/10/12/avrupa-da-ne-oluyor.jpg)
bu yazına yorum olarak bu sabah yazdığım şiirimi kaydediyorum.
saygılarımla:
rr.akdora
Sağ Dönersen
Bugün bayram oğlum
Ananın eli senin öpmeni bekler kaldı
Seni kucaklamayı en çok bu sabah istedim
Bu sabah en çok istedim soframızda beraberce yemek yemeyi
Sen yoksun oğlum
Sen askersin
Tüm tutarsızlıklar yüzünden seni kınalı görmeye başladım
Tansiyonum kalktı
Umutlarım şüphelendi
Azaldı güvenim.
Sen oğlum askersin.
Bu vatan bizim vatanımız
Basiretsizliklere küsmek kurtarmaz vatanımızı
vatanımızın mert erlere ihtiyacı var
Sen mert ol
Tetik ol, anık ol hep
Sen gördüğünü vurur ol.
Vur oğlum her gördüğün çakalı
Sakın insan hakları
İnsan hakları kuralları yalanlarına inanma
Bu kavramlar bir aldatmacadır
Havaya, yere boşuna mermini harcama
şüpheli kıpırdayan yaprağı bile gözünden vurmalısın.
Yaşayan her çakalın bir tarafı ölüm kusabilir
Yaşatma oğlum
Bıktık düşmanlarımızı hapislerde doyurmaya
Evet bu sabah bayram
Memleket gözyaşına boğulmuş
Memleket mezar açılmış öldürülenlerimize
Memleket yetimler memleketine döndü
Memleket
Nereden baksan ağlar göründü
Bu sabah bayram oğlum
ananın eli hala beklemekte seni
sen askersin oğlum
silahını eksik etme elinden
gözlerin hep açık olsun
sağ dönersen
başka bir bayram öpersin ananın elini
rahim recep akdora
TÜM YORUMLAR (3)