Düşün dünyamızda her birimizi derinden etkileyen “düşünürler' vardır. Benim de var tabii ki. Kendime düşünür biriktirdim yıllarca. Aralarında tekrar tekrar geri dönerek okuduklarım mevcut. Ancak son zamanlarda beynimin kapılarını bir gönül anahtarıyla aralayan biri çıktı karşıma. Hakkında daha önce de yazdım; gençlere önerdim ve sayısız alıntılar yaptım. Beni izleyenler eminim kimden söz ettiğimi hemen anlamışlardır. Ahmet İnam’dı bu felsefe ve gönül adamı. Sorup, söyleyip, anlatırken bir taraftan da sorguluyor ve sorgulatıyordu. Bana kalırsa en ilginç özelliklerinden biri buydu.
Dışarıdaki dünyayı sorgulamaya ve yanıtlar aramaya alışkındım. İçimle ise aralıksız hesaplaşıyordum ama iç’le dış’ı aynı platformda gerçek anlamda birleştirmeyi ondan öğrendim. Bu yolculukta boyutlarımın genişlediğini hissettim ve dolayısıyla giderek derinleştiğime tanık oldum. Gösterişsiz, kolay anlaşılır, çıplak, sade ve hatta oldukça basit sayılabilecek yazım diliyle düşünce kanallarının tümünü açtığı gibi kişiyi alışılagelmiş yollardan saptırarak, tenha patikalarda sürüp giden bir serüveni paylaşma olanağı sağlıyordu. Bir bakıma doğayı yeniden keşfetmeye benziyordu bu eylem. Özellikle ormanda düşlerinin peşinde koşan bir arayıcı için çok değerliydi.
Düşünürü nereye koyacağımı uzun süre bilemedim. Kimdi o, nasıl biriydi ki bu denli etkileyici olabiliyordu? Arkadaşım değil ama yoldaşımdı. Sıkı fıkı değildik; sırlarımızı paylaşmıyorduk ama dostumdu. Işığını görecek kadar yakınında durmuyordum ama uzaktan bakınca bile bir deniz feneri gibi parlıyordu. Öğrencisi değildim, ancak önüme öyle bir gönül sofrası seriyordu ki, sağlıklı beslendiğimi hissettiriyordu bana.
Kimi zaman bir şeyi, bir olguyu veya bir kişiyi anlamak oldukça zordur ve bir hayli de vakit alır. Sıkça yaptığım gibi dün yine bir kitabıyla inzivaya çekildiğim saatlerde sorularıma nihayet yanıt bulabildim. Anlamak, bazen sahiden anlam yüklemek, İnam’ın deyişiyle “anlamlamak” oluyor. 'Anlamlamak” ise bir anlamda “anlamlanmak”tır. Anlam sahibi olmak yani!
Artık birbirimize iki yabancıyız.
Her ne kadar acı olsa, ne kadar güç olsa
Her şeyi evet, her şeyi unutmalıyız.
Her kederin tesellisi bulunur, üzülme.
İlk fırsatta okuyacağım. Sizin de hakkınızı yememek lazım. İfadeleriniz, yorumlarınız ve bakış açınızdaki derinliği yansıtmadaki yetkinliğiniz takdire şayan olduğu gibi sevgili İNAM hocanıza bunu ispat da ediyorsunuz.Bu anlamda tebrik ediyor, başarılar diliyorum...
Matematikten felsefi derinliklere bir yolculuğun ustasına şahsınızda saygılar sunuyorum..
Sorgulamaya ve gönüllemeye girişen bir gönül için, içinde bulunduğu kültürün ne kadar önemi vardır sizce, eğer gönüllemeye zemin hazırlayan kültür, gönüle sığ ve dar kalıyorsa o zamanda gönül ile kültür çatışması yaşanmaz mı? İşte o zaman dar ve tenha patikalara yolculuk başlar :)
Bahsi geçen düşünürü okuyacağım mutlaka, düşündüklerini ve düşündürttüklerini sorgulayarak :)
Sevgi ve ışık ile daima...
Sizi her zaman zevkle okudum Değerli Naime Erlaçin Abla.Umarım abla dedim diye bana kızmazsınız.Her zaman ki gibi Değerli Naime Erlaçin desem biraz resmi veya soğuk kalacaktım.İçimden geldi.
Ben son yazdığım, Gizli Halka isimli şiirimi sizin için yazmıştım.Ekmek kırıklarımız vardı.Unuturmuyum hiç.
Şiiri yolunuz geçmişte olduğu gibi yarınlarda da ışık olsun dileğimle.
Saygılarımla.
Bu şiir ile ilgili 4 tane yorum bulunmakta