Dört, üç, iki, kin
Kıskançlıkların kıskaçları eşiğinde örülen, çekilen, çekilemeyen
En asude huyların zincirlerini
Bir köhne gurura hapsedip
Ser yola, sonra ez geç o titrek adımlarınla
sonra kaç, molotoflara boğup nefesimi,
bulamayayım seni, sislerde kaybolayım
Sahi silebilir miydin ki sen pasını durgunluğun
Çıkarabilir miydin cilasını aşkın tek başına?
Uğraşamazsın, hadi çek küreğini dalgalarımıza
sen çekince ben de ıssız bir limana emanet edilen
küçük teknelerle dost olup
izleyeceğim söküşünü ilmeklediğim nakışları göğsünden
ve de el sallayacağım kuzeye yol alırken
umarsız kaptanlara
Sonra sen kavgasını yatıştıracaksın kafandaki tilkilerin
elinde ipliklerle basacaksın zilime, sonra kaçacaksın
ben de körpe cahillikle yine ve yine çıkacağım eşiğe
sonra bunun son dans olduğu aklıma gelecek,
çekeceğim ellerimi tokmaktan, kırlentlerden set kurup
o ilmeklerimle kendime bir atkı öreceğim
Atkım kış günleri en soğuk güvertelerde bile saracak
sonra takacağım onu ve limanımıza gideceğim
bankta oturan üşümüş çocuğa gözüm takılacak
boynuna atkımı dolayıp omzunu sıvazlayacağım
oradaki vaktim dolunca da
uzaklaşacağım fırtınalara çarpa çarpa
sonra hiç de yokluğunu hissetmeyeceğim atkının,
örgü örmeyi babaanneme bırakıp
o okşayışa sokularak atlatacağım kışı...
Kayıt Tarihi : 20.12.2022 02:06:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!