Atiye Danış Şiirleri - Şair Atiye Danış

Her yılın 14 Şubat’ı AB-ABD Ülkeleri başta olmak üzere,Türkiye’de de yoğun bir hediye alternatifi ile kutlanıyor.Kutlanıyor/kutlanmasına da...gün biz de çok fazla abartılıyor.Özellikle de Metopollerimizde.Bir ay öncesinden yazılı ve görsel medya/sanal dünyamız,günden rant elde etme telaşındaki reklam verenlerin hizmetinde maraton koşuyor.Aslında birileri her zanan olduğu gibi 14.Şubat’lardan akıllara zarar paralar kazanıyor.Özellikle de KDV oranı sıfırlanmış o lüks tüketim olan pırlanta tacirleri gibi.Kelime anlamı sevgi ise gün için öncelikle sevginin tanımını iyi yapmak gerekir.Kime ne ifade ettiğinden ziyade,benim için sevgi...lüks hediyelerin/pahallı mücevher ve çiçek lerin/çeşitli harcamalarla 24 saatliğine savrulan milli servetin,gösterişin aşikarca abartıldığı GÜN değildir.SEVGİ...Kabuğu çatlamamış sımsıcak bir yürektir.
-SEVGİ...Merhamet,Emek,Çaba,Fedakarlık,her şeyden önce de...SADAKAT ile bağlanmaktır.El ele/göz göze/yürek yüreğe,acıyı,tatlıyı,yokluğu,varlığı paylaşmakla geçiyorsa yıllar..İŞTE O SEVGİ’dir.Daha geçtiğimiz son 3-5 yıl içerisinde sevgililer günü kutlamaları yapanların % 75’ inin ayrıldığı da dikkate alındığında; Böyle bir günün pekte gerekli olmadığı barizdir.
-Kim bilir Ülke’de kaç olumsuz gelişmenin ve gündemin üstü böylelikle kapanmış oluyor.Kim bilir kaç yoksulluk kapısı hiç hatırlanmadan gece sona eriyor.Kim bilir kaç Anadolu kadını bir güle bile dokunamadan doğacak güneşi bekliyor.Ha..14 Şubat Ülke’miz de en çok ta yabancı uyruklu,günü kurtarmağa çalışan / vatanından para uğruna kopmuş/Türk erkeklerini avuçlarında tutan kadınların işine yaramıyor değil.(Ukrayna,Moldov,Rus,Bulgar ve diğerleri) İşte bu kadınlar var ya geleneklerimizin aile yapısını da tartışılır hale getirdiler.Başta İST.olmak üzere tam gaz devam eden boşanma davaları ve son bir yıl içerisinde ayrılık ile sonuçlanmış 180 bin aileyi de göz önünde bulundurduğumuzda/olayın vahameti çok düşündürücü bir boyut kazanmış demektir.Şu yabancı uyruklu kadınlar meselesi asla küçümsenemeyecek bir hal almış durumdadır. Konu kapsama alanımda çok detaylı bir portföyde.İleride yazacağım.Düşünceleriniz hangi boyutlar da gelişir bilemiyorum..? bu benim şahsi bakışım/şahsi görüşüm...DANIŞ’ca Sevgi ye dair yazdım.

1915 Ermeni tehcirinde yaşananlar imza kampanyasıyla yeniden gündeme taşınıyor. Kampanyanın öncülüğünü akademisyenler Ahmet İnsel, Baskın Oran ve Cengiz Aktar ile gazeteci Ali Bayramoğlu yapıyor.

Yılbaşında internette başlatılacak imza kampanyasının adı “Özür diliyorum.” Kampanya metninde “1915’te Osmanlı Ermenileri’nin maruz kaldığı Büyük Felaket’e duyarsız kalınmasını, bunun inkar edilmesini vicdanım kabul etmiyor. Bu adaletsizliği reddediyor, kendi payıma Ermeni kardeşlerimin duygu ve acılarını paylaşıyor, onlardan özür diliyorum” yazıyor.

G.saray Ünv.den Prof.İnsel, kampanyayı tarihi sorumluluk karşısında bireysel bir tavır olarak tanımlıyor.İnsel “Resmi politikadan bağımsız olarak biz yurttaşların Türkiye tarihi ile ilgili görüşlerini beyan hakkı var. Kampanyayı bir politika malzemesine dönüştürmemek gekir”diyerek öncülük te sözlerini tamamlıyor.
-Şimdi sormazlarmı adama hanginiz 100 yıl önceki kayıtları okuma-tercüme etme detaylandırma ya da uluslararası bir akademik kurula inceletme yeterliliği gösterdiniz.Dahası konuya ilişkin net/somut verilere sahipseniz önce kamuaoymuzla paylaştınız mı? sonuç aldınız mı.? Mutlak birileri çıkıp diyecektir TC aleyhine yaptığınız 'Vatana ihanettir'

O'rada anılar var dı
Senden kalan üç,beş parça eşya,
Masam da karalama kağıtların
Aralarında veda satırların.
Teleşlı bir toparlanma kalmıştı
Sessiz gidişinden geriye

Ellerin.......
Avuçlarımın içerisinde yanmasa da
Gözlerin.....
Gözlerime...BUZ MAVİ bakmasa da
Kalbin.....
Aşk'ım için ŞAH'a kalkmasa da

Öyle kolay olmayacak biliyorum
Sancılarının esintisi bir müddet
Dinmeyecek yürek denizinde
Med-cezirler yaşayacaksın
Beni her düşündüğünde
Ve hayalim gözlerinin önünde.

Zamansız ayrılık bu Kocakurt....
Hazır mı sandın beni ?
Cesur muyum ?
Kurşun hızı ayrılık.
Zamansız ayrılık bu Kocakurt...
Bırakıp gitmek varmıydı...

Dokunmayıversin
Şu sazının tellerine Musa
Değmeyiversin canıma
Hele de gönlümün yarasına
Yoo... yine delirtti beni Musa
Her seferinde, Halil İbrahim

Dışişleri Bakanı iken gitseydin ya/o zaman bu soru aklıma bile gelmez di.
Amma şimdi 73 milyonun temsilcisi olarak gitmen ve de zorla dayatılmak
istenen sözde soykırım yıllardır susmayan bir ara nağme gibi sil baştan çalarken...dahası Azerbeycan'a yapılanlar ortadayken/YAKIŞMADI GÜLÜM


Çankaya artık yetersiz kalıyor galiba/gül düştü yine yollara.Eeee iyi de neden Ermenistan? Sormazlar mı adama.

Bazen duyar,okur,izleriz kiminin,kimi davası yıllardır hala mahkeme raflarında ayılmayı bekler.Ya da el değmeyi.

Oysa net ve bariz olan birşeyi hep atlarız.Hukuk parası olanlar için tecelli eder.Parası olmayanlar uğradıkları veya uğrayabilecekleri tüm haksızlıklarında asla mahkemede işlerinin takibini yaptıramazlar ve de onların işlerini takip edecek Avkat bulamazlar.Diyelim Cumuk bunlara avkat atadı ki atanan avkatların hemen hepsinin davalara katılmamak için gerekçeleri,mazeretleri hazırdır.Yani biz millet olarak zaten devletin atadığı/atayacağı/daha önceden atamışsa bile bu yol-yordamın işlemediğini artık çok iyi biliyoruz.(istisnalar hariç)

-Temelinde Avkatlık ücreti ödeyemeyecek milyonlarca mağdurumuz var.

Ah beyzadem hep beklentileri olan sendin.Benim beklentilerim-benim ideallerim ve ben yoktum değil mi baba?
Oysa yaşamdan bambaşkaydı isteklerim,ben öyle çok şey de ummadım ki..Yalnız ca ellerimin uzandığı her yerde sevgiler yakalamalıydım.Kimi zaman da hiç umulmadık bir mekan da-hiç beklenmedik bir an da-hiç bilinmedik birine deliler gibi sevdalanmalıydım.
Kurgular üzerine değil,yaşanası aşk'ların ta kendisi olmalıydı benim bu yazdıklarım.Sevebilmeliydim.Gönlüm ce, bir aşk'a sahip olmalıydım cümle alem gibi.Mamafi ben hep yasaklıydım.Ben yalnız senin dim..öyle değil mi? Ben hep bir şeyleri yoo bütün engelleri aşmalı,çok şeyi başarmalıydım.Ama SEVMELER..//CANI CEHENNEME..AMA DUYGULARIM // ERTELE..
-Eh...şimdi sana hesaplar açacağım tıpkı bir bankacı gibi.Dosyalar dolusu kağıtlar imzalatacağım ve dehşet servetine kayıtlar tutacağım...Vakti geldi beyzadem.
-Öyle ya...ben sende yontulası özel bir maden dim.Sen beni işledin...HAS be HAS bir ELMAS elde ettin ve avuçların da saklı tuttun.Öyle ki Gökteki Yıldızlar bile çatladı hasedinden.Unuttun Baba bu denli güce sahip olamayacağımı unuttun.Yooo...senin düşündüğün kadar asla güçlü değilim.Adımlarımı senin kadar hızlı kullanacak,bedene de sahip değildim.Daha minicik bir bebektim..Ne çok umutlarım vardı benim.Ama sen YERE/GÖĞE sığdıramadın ya beni.Ah baba..topa-tüfeğe-mermiye saldın bu kurşun askerini.
-Haydi şimdi önlesene olanları/durdursana beni Babaaaa...