Yatağına uzanmış tavanı seyrediyor
Uzun boylu esmer tatar,
Ellerini ensesinde kavuşturmuş
Gözlerinde belli belirsiz bir hüzün
Zihninde geçmişin hayalleri..
Uyku ile uyanıklık arasında gidip geliyor öylece.
Adını bilmesek te olur, kim olduğu çok mu önemli.
Harcanmış binlercesinden belkide sadece biri.
Sığınacağı bir geçmişi yada umud edeceği bir geleceği,
Olmadığına inanan biri…
Gelin hep beraber ziyaret edelim,
Onun karanlık düşler alemini.
Hani düş ile ile gerçeğin iç içe geçtiği anlar vardır,
An işte o an..
Gerçek ne, düş ne belli değil.
İşte aynen bu ruh halinde, bizim isimsiz adam.
Uyumaktan korkuyor, ama uykuya karşıda koyamıyor,
Uyku demek kabus demek,
Yaşarken cehenneme bir bilet.
Bir bilette biz alalım.
Gelin hep beraber ziyaret edelim,
Onun karanlık düşler alemini.
Düşler diyarında bir yerdeyiz, ateşten bir gölün kıyısı.
Siyahlara bürünmüş iri bir savaşçı
Sert, nalet suratlı biri,
Gür saçları rüzgarla dalgalanıyor
Ağır ama kararlı adımlarla
İlerliyor ateş kıyılarına doğru.
Yalnız değil burada, onun gibi binlerce kayıp ruh
Bekliyorlar sadece, kaderin onlara vereceğini.
Ateş gölü kavurur, içine giren her kim olursa,
Ölüm her iki alemde de mutlak
Onun umrunda bile değil..
İyice yaklaştı şimdi ateş denizine
Bir adım atsa alevlerin içinde
Ama amacı bu değil, o burada birini arıyor.
Göl kıyısı kalabalık binlerce kayıp ruh var burada.
Ama savaşçı inatçı, kolay pes etmem diyor.
Sonunda buluyor aradığını
Beyazlara bürünmüş esmer bir kadın
Kocaman boncuk karası gözleri hüzün dolu,
Delicesine koşuyor yanına, sakın diye bağırarak.
Sesi kadını duraklatıyor, dönüp arkasına bakıyor.
Gözlerindeki o yaşlı hüzün, içini dağlıyor sanki
Neden diyor neden geldin?
Bana tekrar acı vermek için mi?
Tek kelime bile etmeden koluna yapışıyor kadının,
Onu gölün kenarından çekiyor.
Kadın ona bağırıyor, sesi tüm kıyıyı çınlatıyor.
Sen beni bıraktın, en ihtiyacım varken yoktun
Özüm kurudu senin yüzünden, kalbim paralandı
Varamam sana, çocuğunu doğurmam..
Her bir kelime kılıç gibi, ok gibi saplanıyor yüreğine
Ne kılıç nede ok yarası bu kadar acı vermedi ona..
Hızla fırlayıp göle atmak istiyor kendini kadın
Ama izin vermiyor savaşçı.
Çekil yolumdan diyor kadın, çekil yoksa öldürürüm seni
Soyunu lanetlerim, dölünü kuruturum.
Savaşçı aldırmıyor bile, kule gibi dikiliyor göl ile onun arasında.
O delici bakışlarıyla narin genç kadını süzüyor, sanki ruhunu delercesine..
Elini beline atıyor kocaman bir hançer çıkartıyor
Hançerin çeliği, uğursuzcasına parlıyor gölün ateşinin ışığında
Kendini mi öldüreceksin, yap o zaman..
Ama ardından bu hançeri kalbime saklamazsam
Gök-Tengri soyumu lanetlesin,
Soyumun erkeklerin dölü tutmaz,
Kadınları ise doğuramaz olsun.
Bana ne demiştin bir zaman önce
İyice dellendiğim bir dönemde, yap o dediğini öldürmezsem bende kendimi.
Masum birini de götüreceksin kendinle beraber diye..
İşte şimdi bende diyorumki, yap bu deliliği
Bende saplamazsam bu soğuk hançeri
Kalbimin taa köküne..
Yap diye bağırdı, bağırmadı kükredi, dayadı kalbine hançeri
Kadın ona arkasını döndü, belli ki göstermek istemiyordu ağladığını..
Adam hançeri beline soktu, kadının yanına gitti
Omzuna dokundu, onu kendine bakmaya zorladı.
İçi paralandı onun yüzündeki acıyı görünce,
Tutamadı kendini o da başladı ağlamaya.
Bağrına bastı onu sanki tüm evrenden korumak istercesine…
Gözünü açtığında tekrar odasındaydı.
Yatağında bir başına.
Eliyle yüzünü sildi,
Yanağındaki gözyaşları onu bile şaşırtmıştı.
O ağlayabiliyordu demek? ?
Kalktı yavaşça yatağından, uyandırmak istemedi anacığını.
Bir o vardı zaten, birde o adı onda saklı olan..
Bir sigara yaktı, geçti balkonuna,
Şafak sökmek üzre, günün en sevdiği zamanı
Alacakaranlık, ne gece nede gündüz
Tıpkı onun gibi..
Derken gözü takıldı karşısındaki ağaca.
Bir baykuş tünemişti dala.
İri kocaman tanıdık gözlerle süzüyordu onu..
Kayıt Tarihi : 18.3.2012 13:02:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!