Ateşten Geçen Su

su, yar..
su..
ya su!
gönül bağıma dökülen şelaleler ahusu..
sefalet ve servet
hiçlik ve ebediyet yolcusu.
kapansa da orta yerinden defter
yok olmak yoktur bizim kitabımızda
varsın kırılsın canın cam fanusu..

su, yar
su
damlaya kim kelepçe vurabilmiş
kim kesebilmiş pınarların yalçın damarlarını
destur ver açılsın gözyaşlarının kapısı.
destur ver
aksın bulutlar rüzgar önünde
vursun başını taştan taşa semazeniyle
deliye dönsün şu acun
gökler taşısın okyanusu..

su, yar
su
ateşte damıtılmış gibi berrak
yürekte taşınmış kadar sevda
mahşerin huzurunda kızıl
ve serin ve çılgın ve ölümsüz
adem’in cennetiyle yaşdaş
hatce’nin düşlerince arzu
çölde deniz, denizde çöl
közde tek kalmış dilenci
çamurda ney, mey ve her şey
hakkın ilk kutsal ordusu..

su, yar
su
felekten ödünlü kader
dertlerden münezzeh derman
her dem sevda, her dem cemre
bir zerre bir umman
ve ferman ve doğum
sevişmek varlıklara beka
yokluğa varlık devası
ben uslanmazlığın kıyameti
ele geçirilmiş hayat
yaşamamış cananın yavuklusu..

su, yar
su
gökyüzünün en küçük serçesi
en masum haramisi dağların
yol arkadaşı yoksul yıldızlarımın
benim sersebil serabım.
ayyaş elindeki kadeh
meczup dilindeki lezzet
gözde figan, kalpte ayet
ömrün birinci elden tapusu..

su, yar
su
vaktin sebil olmuş kehaneti
varlığın kerameti
köz üzre ve naz üzre
bir sağnak gidiş
vuslat ve hasret
alevin temennisi.
ne madde, ne mana
ne yalan, ne gerçek
doğanın mucizevi usu..

su, yar
su
sükut içinde sükut
zaman içinde zaman
mustafa’nın zirvesiyle
yusuf’un kuyusunda tufan.
su
su yar / su
bu kainat dolusu
buza banılmış ateş
ateşten geçen su..

haziran ’06 üsküdar