gençliğin şarap tılsımının kanıtı
içimdeki fırtınanın adı gibiydin
seni özlemek güzeldi eski zamanlardan
fotoğraf karesinden çıkmış kandın sanki
deli denizin esrik havası vardı yüzünde
iş yapmışlığın, emeğin izleri ellerinde
ırak çocukların nefesi saçlarındaydı
alevinde yanıyordum kızıllığının
çillerini sayıyordum kendimden habersiz
başlangıcı yok, sonu yok bir yolculuksun demiştin
başı, sonu aynı şarkıydı hikâyemizin
ansızın çıkmış, kahramanım olmuştun
masaldan fırlamış kadar düş
yeminden bozulma kadar gerçektin
seninle bir türküyü paylaşmıştık
vapur balkonu eşlik etmişti nakaratına
özleyenin özlenene etkisinden
söz etmeye başlayınca bozuldu büyü
mitolojik kahramanım benim...
ne özleyen, ne özlenen olmak istiyordun
tarihte bir an olmak istiyordun sadece
hani mutlu anlar vardır ya, mutluluk değil
bir an değil belki ama; bir anı oldun
Aynur Uluç
Simge Seçki Mayıs 2008
Aynur UluçKayıt Tarihi : 1.3.2005 19:32:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Aynur Uluç](https://www.antoloji.com/i/siir/2005/03/01/ates-saclarin-vardi.jpg)
eyvallah.
tarihte bir an olmak istiyordun sadece
hepimizin tanıdığı ama edebiyatın anlatabildiği bir kişi bu ..
Aynı kişiyi ''Tarihte bir an'' olmak isteyen kişiyi anlatmıştı ruhumun sözcülerinden birisi..
Şöyle anlatıyordu:
zaman beni sürükleyen bir nehir; ama nehir benim
beni parçalayan bir kaplan; ama kaplan benim
beni tüketen bir ateş; ama ateş benim
evren ne yazıkki gerçek
ben ne yazıkki borges'im
küçük yeğenim ablasının flütüyle geldi yanıma,
-dayı dayı çalabiliyormusun
-evet dedim ama çalmayı bilmiyordum,çocuktur üfler mutlu ederim diye geçirdim aklımdan galiba o sırada..
fış fış kayıkcıyı uydurmaya çalışıyordum ki üfleme usulü,yeğenim kocaman kocaman gülmeye başladı
-şen çalmayı bilmiyon dayı,diyerek
o an ona sarıldım ve
-ama seni çok seviyom şekerr kız dedim kulağına
şimdi bu şiirin güzelliğine sarıldığım gibi...
Bunu sadece örnek olarak aldım.
Yaşamınızda, zihninizde, kalbinizde yeri olmayan bir şeyi anlatmayı deneyebilirsiniz elbette.
Fakat sözcüklerle gönlünüzce oynayarak onlara istediğinizi tam olarak yaptırabilmeniz için, artık sözcüklerin Mandrake'si olmanız lazım. ( Bir zamanların çok ünlü çizgi roman kahramanı. Olağanüstü güçleri ya da becerileri olan sihirbaz)
Düz yazıda bu daha çok mümkün gibi.
Ama şiir farklıdır.
Onunla etkilemek ruh vermekle olur. Öncesinde sizde olan bir ruhu.
Şiirde, düzyazıda olduğu gibi teknik bir başarıyla övünemiyorsunuz. Yetinemiyorsunuz.
Okura da yetmiyor.
******
'iş yapmışlığın, emeğin izleri ellerinde'
İşte verdiğim ve de sevdiğim örnek. Uluç şiirlerinde hep bir şekilde rastlıyorsunuz emek sözüne. (fikrine, duygusuna)
Çünkü öyle bakıyor insana bakarken.
Bu gözle ve bu değeri vererek.
Onun şiirinde aşık kadın, sevdiğinin yüzünde çillerini sayarken kendinden habersiz, belki bundan çok daha haberli emeğin izlerini de sayıyor.
********
Şiir bir bütün olarak tatlı bir duygusallık yakalamış gidiyor.
Fakat benim için varsa yoksa şu son bölüm.
özleyenin özlenene etkisinden
bahsetmeye başlanınca bozuldu büyü
mitolojik kahramanım benim..
ne özleyen, ne özlenen olmak istiyordun
tarihte bir an olmak istiyordun sadece
'hani mutlu anlar vardır ya, mutluluk değil'
bir an değil belki ama; bir anı oldun
Küçük bir kitap yazabilirim bu bölüm üzerine.
TÜM YORUMLAR (10)