uykuya dalınca kent
yalnız başına kalınca
aşkı öğret bana
aşkını ver yüreğime
sitemden bizar sevda mahkumlarınca
hasreti özlemle karınca
güneşin ışığı aya vurunca
gel bir huzmecik umut ver
her zerrenle beni uyut
ilk hüznün adını söyle
afakını kaplayan ilk zifiri sevdayı anlat bana
bir zamansızlık anında
benimle göz göze gel
melekleri ürkütmekten korkarcasına
elini uzat yavaşça
parmaklarının ucundan dökülsün yaseminler
içine dolan ses ve sevince
usulca sen kimsin de
bildiğini bir kez daha bilmek için
bana dedin bir isim ver
varlığım olsun
sen isim ver, varlığım senin olsun
bana öyle bir isim ver ki senin adının yanında dursun
seni anan beni de ansın
yapraklar rüzgarda uçuşurken
bir damla yaş süzülsün yanaklarına doğru
sevmek için
bir kez yaşamak ,
bir kez de ölmek gerekmiş
ağacın gövdesine beni sevdiğine dair bir işaret bırak
ateş rengi çiçeklerden
yaprakları ışıldasın sudan, kokudan hazdan
ışığı yedi renk gökkuşağı doğsun üzerine
öyle bir uyan ki bir daha hiç uyuma
gerçek üstü düşlerden
yarısı rüya yarısı ben
defnelerin, , nergislerin, nilüferlerin arasında
seyret mutluluğumu uzun uzun
suyun aynasına bir yansı
kendi güzelliğini seyret
suyun üzerine eğildiğinde
dallar, yapraklar, kuşlar, rüzgarlar şenlensin
suyun kendisiyle birlikte
seyretsinler o emsalsiz güzelliğini
öyle bir muammanın sırrı ol ki
satırlar izlesin sütunlar görsün
sayfalara geçmek için alel acele kelimeler
cümlelerin tümünün bahtı aydınlansın
sonrası sır, sonrası bana ait
sonrası karanlık, hele seni tanımayana kapkaranlık
benim bilme sınırım şimdilik buraya kadar
daha ileri geçme mecalim yok
içimde büyük bir bilinmezlik duygusu
bilmek,kavramak, kelimelere çevirmek
sınırına, hacmine,muhtevasına gücüm yok
daha fazlasına güç takat yetiremem
redfer
İlyas KaplanKayıt Tarihi : 11.10.2017 14:51:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!