ruhu donmuş bir dünyanın içinde
kapılara çarpa çarpa düşüyor güvercinler
buzdan sarkıtlardan akıyor kızılca kan
sokaklar evler bir başına unutulmuş
savaşlardan arta kalan dili yanık yalnızlık
un ufak olmuş metropollerin ağzından
sövüyor dağa taşa
bedenimi saran
karanlığın kızgın elçileri parçalıyor etlerimi
siyah pelerinli kargalar dönüyor dolaşıyor üstümde
ruhumun geçitlerinde amansız sancılar
kendi ışığının etrafında turlayan bir pervane
ayaklarım
kanıyorum
kanıyorum
hiçliğin ortasında yitik bir masalın
insanlık kırıntısını serpiyor adımlarım
kurak çöllere
kanıyorum
kanıyorum
ardımda milyarlarca kırmızı gül karın üstünde
damla damla
düşe kalka
kendi kendime sarılıyorum
uzun uzun saçlarımı çekiyor radyasyon yarasaları
yetmiyor uyanık gözlerimle bir de kabuslara dolanıyorum
binlerce ruh kımıltısı etrafımda pervane
dönüyor başım dönüyor zaman
kanıyorum
kanıyorum
bir başına dönüyor zaman
bir başına göçüyorum ruh kapılarından
kaskatı dünyanın çemberinde dikenli teller
uzaktan kaydı alınıyor evrenin
gezegenler şaşkın yıldızlar üzgün
bitiş çanları çalıyor
derin derin uykulardan düşüyorum
gözlerim kapalı boşlukta ellerim
ateşler içinde yanıyor güvercinler
ateşler içinde...
31012024
02:31
Kayıt Tarihi : 3.2.2024 15:34:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

TÜM YORUMLAR (1)