nisan seli kanalizasyona akarken,
otuzaltı gelincik mevsimi geçti ayaklarımın altından
kağıttan bir gemi gibi bıraktım ruhumu hayatın suyuna, akışına
önce yundum, sonra yandım
suda yununca değil ateşte yanınca arındım
yağmur damlası sel’in yoldaşı,
ateş, külün sevdalısıymış meğer
külün pis olmadığını anladım
ılık bir nefesle harlanan ateş, ellerimi, kirpiklerimi yaktı,
görmem için gözlerimi kapatmam gerekti
tohumun içinde meyvayı gördüm
kırmızının içinde gülü,
gözdeki sözü, sözdeki özü,
güzdeki yazı, yazdaki ayazı...
tedirginliğin senfonik seslerinde ve endişe tamtamları arasında,
başaşağı sarkan yarasalara rağmen,
alıç renginde sabahlara uyandım gece yarılarında
her biri çiçek değil miydi zamanında?
elması, portakalı, narı
sen; yaprağı, dalı ve toprağı...
Nurettin BOZGEYİK
Nurettin BozgeyikKayıt Tarihi : 31.10.2011 20:43:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Saygılar
bir şiir kutlarım saygılar hasan karabay
Gerçeğe eren yüreğin, imgelerle dansıydı şiir. Kutluyorum sayın Bozgeyik….
saf ve temiz yazılımlı
abartısız okuruna güzel bir sunu
hoşuma gitti
yüreğine sağlık kalemin hiç susmasın
TÜM YORUMLAR (12)