Ateş Çiçeği -Bir Destan Denemesi-Ferhat ...

ATEŞ ÇİÇEĞİ bir destan denemesi 16/10/03 06:48

Burayı takip edenlere bir kitap tanıtmak istiyorum. Gerçekten edinip okumanızı dilediğim bir kitap. Kitabın adı:

ATEŞ ÇİÇEĞİ

(bir destan denemesi)

Yazarı: Adnan Durmaz (www.adnandurmaz.com)

175 sayfa

ART yayınları - Şubat 2003

Yakın tarihimizden bir kesiti, çok önemli bir kesiti karakterlerin özeline de girerek ve belgelere de destekleyerek sunuyor bize şair Adnan Durmaz. Kitap bir şiir kitabı desem değil. Şiir elbette tanımlamıyor bu tür yazını. Manzum ise hiç değil. Bunları aşan bir müzik var bu destanda. Adnan Durmaz 'bir destan denemesi' düşmüş kitap başlığının altına ancak alçakgönüllük ediyor düpedüz Nazım'la, Hasan Hüseyin'le yarışabilecek bir eser bu. Bir başyapıt. O kadar etkilendim ki üçüncü defa okumaktayım dikkatle ve ara ara da kitaplığımdan çıkarıp bazı satırlara hatırıma gelmesi için bakıyor ve hayallere dalıyorum ilk okuduğumda olduğu gibi. Her defasında aynı heyecanı hissediyorum, başka başka dünyalara göçüyorum.

Adnan Durmaz 'bir destan denemesi'nde 1919-1920 yıllarında Yunan askerinin İzmir'e çıkışında ilk direnişi başlatan Yarbay Arif Bey'in Kuzey ve Doğu Ege'de ulusal direniş için örgütlenme adımlarının ardından Bayat ve Karakeçili köylerinden adam toplayarak daha sonra Karakeçili Müfrezesi diye anılan direniş çetesi kurmasını, dağlarda efelik edenleri indirip Kuvayı Milliye'ye katmasını, direnenleri nasıl dize getirdiğini ardından İşgalci ilerleyişini nasıl tek başına kurduğu bu müfrezeyle durdurduğunu, Bolu'daki mürteci ayaklanmaları ve bu mürtecilerin vahşet dolu cinayetlerini en sonunda da adeta bu tek tabanca savaşan yarbayın nedeni açık olmayan bir şekilde nasıl faili meçhul bir cinayete kurban gittiğini sizi soluksuz bırakabilecek zenginlikte bir destan anlatımıyla anlatıyor 175 adet sayfada.

Kuru sıkı bir tarih kitabı, siyah beyaz bir akademik araştırma, bir alıntı, bir abartılı şiirsellik, vatan millet sakarya... Hiçbiri değil bu kitap. Kuvayı Milliye dedik, ulusal direniş dedik aldanmayın. Bu hem tarihin bir kesitini canlı tanıkların ifadeleriyle besleyerek adamın kafasına vura vura anlatan bir tarih, oluşması için çok emek harcanmış fazlasıyla ön çalışma yapılmış bir araştırma kitabı hem de bizi sözcüklerin büyüsüyle etkisi altına alan, daha birinci sayfada kendinizi teslim ettiğiniz bir edebiyat yapıtı.

Kitapta Genç Kuvvacı subay Abdülkadir'in yaralı olduğu halde Bolu'lu mürteciler tarafından linçle öldürülmesini (veya herhangi bir vahşeti de düşünebilirsiniz) şöyle aktarıyor Adnan Durmaz:

Kitaplarda söylenir ki
yeniden kan yürüdü yaralarından
nöbetleşe tutuşup ipin ucundan
sürüdüler cesedini sokak sokak
kan saçarak
sevinç naraları attılar
sanki vampir çığlığıydı sesleri

bilinir
dünya haritasının her noktasında
bin yıllardan beri akan kan nehirleri
onların eserleri
bütün savaşları onlar çıkardı
ve bütün katliamların altını imzaladılar

İlk insandan bu yana
yedikleri can içtikleri kandı
ve barışı kanla yazan kitaplar
onlara insan demeğe utandı

Tamamen gerçeklere dayanılarak yazılmış bu kitap için Ege coğrafyasında çok kilometre taşı saymış yazar. Çok gezmiş çok dolaşmış. Çok adam ve kadınla oturup kalkmış. Toplam kırkaltı kaynak ve belgeden yararlanmış hatta kitabın sonuna yerel dili daha iyi anlaybilmemiz için, kitabında geçen sözcüklerin anlamlarını içeren sözlük bile oluşturmuş.

Ellerin, dillerin yüreğin dert görmesin Adnan Durmaz! Sağolasın!
FERHAD İŞLEK..EĞİTİM DERGİSİ İZMİR