Dertleşme/Zırh-I Laiklik&Muasır Medeniyet
Ey ATATÜRK yattığın yerden silkin kalk,
Üstüne başına bak birde şapka tak,
Koy şapkayı öne düşünüp taşınak,
Bu mu muasır medeniyet bu mu halk?
Beni hor görme kardeşim
Sen altınsın ben tunç muyum?
Aynı vardan var olmuşuz
Sen gümüşsün ben saç mıyım?
Ne var ise sende bende
Devamını Oku
Sen altınsın ben tunç muyum?
Aynı vardan var olmuşuz
Sen gümüşsün ben saç mıyım?
Ne var ise sende bende
[email protected]’ten Ali Kimdir? Başlıklı Şiirimle ilgili Mesaj:
Hz. Ali Dört Halifeden sonuncusudur. İnancımız gereği bu böyledir. Allah cc Hazretlerinin dünyayı şereflendiren Nebisinin Akrabası ve Müminlerin de ilklerindendir. Ama Hz. Ali’ye bu nasıl ve ne zaman yakıştırılmış gerçekten bilmiyorum. Alevilik Din mi, Mezhep mi vs. mi onu da kavrayabilmiş değilim. Ama şunu gördüm Alevi arkadaşlarımın bir kısmında Hz. Muhammed (SAS) adı anılınca Hz Ali’yi de duymak istiyorlar. Yani kısaca şöyle Miraçda Efendimizden Allah cc duasını sorunca Bana Kulumde diyorya 3 defa daha sonra Kelime-i şahadet var oluyor Allah cc ve melekler tekrarlıyorya sanki bizde Allahın cc adının yanında Hz. Muhammet anılınca huzur bulduğumuz gibi Alevi dostlarımda, Hz. Muhammed (SAS) adı anılınca Ali de geçsin ümidi içindeler gibi geldi bana. Şu da bir gerçek dillerde bir hadis söylerler Hz. Ali için. Ali’yi sevmeyen de, aşırı seven de cehennemdedir. Gerçekten Aleviliğin ne olduğunu bilmek hakkımızdır bence.
Bu Mesaj’a Yanıtım:
Evvela; Ali Kimdir? Şiirimin yazılış hikâyesinin okunmamış olduğunu anlıyorum. Zira Ali’nin kim olduğunu Şiir tekniğinin elverdiği ölçüde dile getirmeye çalışmıştım.
Ayrıca;
Ali, Hz. Muhammed’in Akrabası değil, Öz amcasının oğludur. Akrabalık Başka bir şeydir. Müminlerin İlklerinden değil, İlki ve putlara hiç tapmamış bir masumdur. Buyurduğunuz gibi, bu sıfatlar kendisine yakıştırılmamış, bunlar tarih süzgecinden geçmiş gerçeklerdir.
Kavrayamadığınız, Aleviliğin Din mi? Mezhep mi? Vs mi? Meselesine gelince:
Alevilik kesinlikle Din Değildir. Bunu Kavrayamamış olmanızı kuşku ile karşıladım. Mezhep olup olmadığını da size şöyle açıklamaya çalışayım; Hz. Muhammed İslam dinini tebliğe memur edildiği günden, ölümüne kadar geçen 23 yıllık hayatı buyunca mezhep diye bir kuruma ihtiyaç duymamış ve kurmamıştır. Vefatından sonra birçok vasiyet ve isteği hilafına hareketlerde bulunulmuştur. Bunların başında da yerine vasi tayin ettiği ve herkesin kendisini tebrik edip kutladığı Ali’nin Halifeliği gelir. Dediğiniz gibi Ali Sonuncu değil , aslında İlk Halife olması gerekirdi. İşte BİLMEK HAKKIMIZDIR DEDİĞİNİZ ALEVİLİK, Hz. Ali’nin Bu ve buna benzer haklarının inkâr edilerek mağdur edilmesine tepki olarak oluşan bir ayrışmadır. Ali Evi, Ali taraftarı demektir.
Zaman içinde, Müminlerin sosyal ilişkileri ile ilgili gereksinimleri Ehlibeyt’e mensup İmamların İçtihatları ile karşılanırken, devrin etkin kişileri tarafından 6 ncı İmam Caferi Sadık’ın Rahle-i tedrisinden geçen İmam Azam, İmam Şafii, İmam Maliki ve İmam Hambeli’ye dört mezhep kurduruldu. İmam Caferi Sadık dururken, kendilerinin mezhep kurmalarının yakışık almıyacağını ileri sürseler de, zorla kurdurmuşlardır. Dolayısıyla dört mezhebin kurulmasına kadar yürürlükte olan Peygamberin torunu imamların ve özellikle de İmam Cafer İçtihatları da Aleviler tarafından Mezhep olarak kabul edilmiş ve bu güne kadar gelmiştir. Bütün bunlara rağmen Alevilerde Mezhep’ten ziyade Yol-Sürek-Erkan kavramları daha ön plandadır. Yani Alevilikte Mezhep hiçte önemsenmez. Çünkü Peygamber zamanında Mezhep yoktu. Sadece Nikah söz konusu olduğunda gündeme gelir. Keza Alevilikte, Hakk’a ulaşmanın yolu bir, Sürek Bin birdir tabiri çok önemlidir. Hanefi, Şafii, Maliki ve Hambeli mezheplerinin Hak mezhep, Aleviliğin ise 5 nci, yani gerçek olmayan mezhep olarak kabul edilmesi, yukarıdaki gerçekler ışığında Alevilerin hiç de umurunda değildir.
Hiçbir faninin Nesli kız çocuğu ile devam etmediği halde Hz. Muhammed’in nesli Hz. Fatıma (Kur’an da Kevser olarak geçer) ile devam etmektedir. Peygamberin soyuna; Seyid-i saadet, Evladı Resul denir. Bu yüzdendir ki; Torunu olan Hz. Ali’nin oğlu İmam Hüseyin’ine seyitlik (Pirlik) unvanı verildi.
Aslında Alevilikte, Hz. Muhammed zikredilince sadece Ali ismi anılmaz. Doğrusu; Allah-Muhammed-Ali’dir. Hz. Muhammed anılınca, Ali isminin de geçmesi Hiçbir Alevinin ümidi ve umurunda değildir. Aleviler Ali’yi gönülden severler, Ancak korumaya ihtiyacı da yoktur. Bu gerçek bir zarurettir. Zira Ali’siz Muhammed, Muhammed’sız Ali hiçbir mana ifade etmez. Muhammed Ali ile kaimdir. Hazreti Muhammed’in, İslam dinini, Ali’nin eli kılıç tutunca ilan etmesi, yani aşikâr etmesi bunun en belirgin kanıtıdır.
Miraç Olayına gelince; Miraçta Hz. Muhammed ile Allah arasında Doksan bin kelam teati edilir. Bunun Otuz binini Şeriat olarak açıkladı. Altmış bin kelamı ise sadece Ehlibeyt’i (Ali, Fatıma, Hasan, Hüseyin) ile paylaştı. Bunun ne anlama geldiğini bazı kesimler merak edip araştırırsa, bu altmış bin kelamın neleri kapsadığını rahatlıkla anlar.
Ali Hakkındaki Hadisi herkes bilir. Ancak bu hadiste mantık adına bir şey yoktur. Öyle ya eğer Ali ‘yi sevende, sevmeyende Cehennemde ise Geriye kim kalır? Yani bunun alternatifi, Bundan kurtuluşun yolu nedir? Ya seversin, ya da sevmezsin. Üstelik Ali’yi Yok sayarsak, İslamı da yok saymış olmaz mıyız?
Esasen bu hadis olayını biraz daha gerçek manada irdelemek gerekir. Halife seçilen Ali’nin işini zorlaştırmak için karşıtları tarafından 17 deve yükü hadis uydurulduğu rivayet edilmektedir. 17 deve yükü Hadisin uyduruk olduğunu kabul etmeyen yok. Sahih diye kabul edilen hadis sayısı da Çok abartılıdır. Gerçekten de; Hz. Muhammet Peygamberlik yaptığı 23 yıllık ömrü boyunca hiç uyumadan, yemek yemeden, Yani tüm zamanını konuşarak geçirmiş olsa dahi bu kadar hadis meydana getirmesi mümkün değildir. Esasen Hadisler o kadar önem kazandı ki, Kur’an ikinci planda kaldı. Zira Kur’anda olmayan emirler, Hadislerle hayata geçirildi. Mesela beş vakit namaz Kur’an da var mı?
Bilmem anlatabildim mi?
Gazi Küçükgiller
'Güzel Dost, Beni ATATÜRK’e ŞİKAYET şiirimde taraf görmüşünüz, Evet tarafım,Saltanat ve Diktatörlükten yana değil, Atatürkçüyüm, ve Atatürk’ten tarafım , evet tarafım, şeriat değil cumhuriyet tarafıyım, evet tarafım, Ümmetçi değilim, Ulusalcılığın tarafıyım, evet tarafım ümmetçi değim, Atatürk Milliyetçiliğinin tarafıyım , evet tarafım , Ayrımcılığın değil, Türkiye de yaşayan insanların kardeşliğinin ve kardeşçe yaşamasının tarafıyım, evet tarafım, Türkiye de yürütülen soygun düzeninin değil, Milli gelirin eşit paylaşımının ve dürüstlüğün tarafıyım, evet tarafım, Türkiye'nin Atlantik ötesinden idare edilmesinin değil, Türkiyenin Türkiye’den idare edilmesinin ve TAM BAĞIMSIZ TÜRKİYENİN TARAFIYIM, Evet tarafım, Türkiye Cumhuriyeti ordularının ve Kuvva-i Milliye tarafıyım, evet tarafım, insanlara ananı da al git diyenlerin değil, ezilen ve or görülen işçinin , köylünün, memurun, emeklinin kısacası halkın, tarafıyım, evet tarafım, mesnetsiz iddialarla bu ülkenin aydınlarını yargılayan mahkemelerin ve yandaş yargının değil, onların bu ülkeye ürettikleri ATATÜRKÇÜ değerlerin tarafıyım, evet onların karşısında tarafım, Evet tarafım, Açılım safsatalarıyla , doğuda kaybedilen oyların ve prestijin geri kazanılması sürecinde, BU ÜLKENİN BÖLÜNÜP PARÇALANMASINA DEĞİL ‘ Bu ülkenin Türk’ü ile, Kürdü ile kardeşçe bir birlene sarılarak, güzel ülkemizin bölünmemesinin tarafıyım, bunları anlaya bilirseniz, evet tarafım, Ancak Şiirinizin altına yorumunuzu yazmanız yerine şiirimi ekleseydiniz okurda bilgilenirdi, Ancak sayfanıza taraflı şiirimin eklenmemesine üzüldüm, çünkü okur ikisini de okur bir değerlendirme yapardı, ama siz çekinmişiniz ekleyememişsiniz, ASIL BURDA SİZİN DAVRANIŞINIZ TARAFLI DEĞİL Mİ ? ama ben çekinmeden düşüncelerimi ve şiirimi ekliyorum, eğer yüreğiniz yeterse, şiirimi şiirinizin Hikale bölümüne ekleyinde sizin taraf olmadığınızı bilelim, SAYGILARIMLA ….AŞIK KORHANİ
Atatürk'e Şikayet
Sen gittin gideli tam yetmiş sene
Uyan halimizi gör Büyük Atam.
Kurduğun o devlet işgalde gene
İyiyi kötüye yor Büyük Atam
Bağımsızlık gitti, olduk bir köle
Yolsuzlukta tekiz, düştük hep dile.
Yurdu teslim ettik, işgalcilere
Şimdi yüreğimiz kor Büyük Atam.
Lozan tanınmıyor, sevr hortladı.
Seçtiğimiz meclis, hırsızları akladı.
Satılmayan, yurt köşesi kalmadı.
Bize hesabını sor Büyük Atam.
Mandacı zihniyet, geldi hep başa.
İçeride düştük, gardaş, gardaşa.
Amerika oldu, şimdi bey paşa.
Türkün onuruna, ar Büyük Atam.
Seksen beş yıl oldu Cumhuriyete
Son gazla yürüdük biz hilafete
Ulus iken gene döndük ümmete
Gör ki halimizi yer Büyük Atam
Kan ile suladık toprağı taşı.
Memlekette dinmez oldu gözyaşı.
Halkı umursamaz cumhurun başı
Ne hallere düştük gör Büyük Atam.
Cumhuriyet buruk kutlanır oldu.
Senin kovdukların Vatana doldu.
Gönderde Bayrağın al rengi soldu.
Vatan için koyduk SER Büyük Atam
KORHANİ bu devlet çekildi dara
Düşmemişti vatan, hiç böyle zora.
Seni bizden alan, ON KASIM’ lara.
Sitemli yüreğim kor Büyük Atam
Aşık Korhani / Kanber ORHAN
Tekrar tekrar okuduğum şiir 10 puan selam ve saygılar.
Halil bey..........
Teşekkürler...
Temasıda güzel ifadeleride güzel bir çalışma olmuş..............saygıyla
merhaba şiirlerinizde başarılar dilerim saygılarımla abdullah
Doğru söze ne denir... Hepimiz Ermeni, hepimiz bilmem ne olduk maalesef... Bir de kendimiz olabilseydik... Kutlarım kaleminizi, yüreğinize sağlık. Selam ve dua ile...
Konu itibariyle fevkalede bir şir olmuş.Kaleminiz daim olsun.Kutlarım
harika tek kelimeyle ellerine yüreğinize sağlık.
Çok mükemmel bir çalışma.Sevgili Atatürk'ümüzü minnet ve şükranla anıyorum.O'na çok şey borçluyuz.Bu gün geldiğimiz noktada,biraz şapkamızı önümüze koyup,düşünmemiz lazım.Duyarlı yüreğin var olsun.Saygı ile...
Sadece Atamızın değil kemikleri sızlardır bu yurdun inşasındaki herkesin...duyarlı yüreğinize sağlık...tebrikler....teşekkürler...
Bu şiir ile ilgili 50 tane yorum bulunmakta