Dükkanımızın hemen yanın da ganyan bayisi var. Oynayanların çoğu haliyle arkadaşlarımız. Onları inceliyorum ara sıra... Yan bakkal da biraları çektikten sonra, varıyorlar ganyan bayisine. Bir gün de birisinin bir şey tutturduğunu görsem içim yanmaz. Oynadığı atı sor; atın anasını, babasını, amcasını, halasını, teyzesini hepsini bir çırpıda söylesin sana. Kendi akrabalarını o kadar bilmez keratalar. Yarış başladı mı bir heyecan bir heyecan; baba olurken belki o kadar heyecanlanmamıştır. At koşuyor o da yerinde atla beraber koşuyor, tutabilene aşk olsun. Tuttuğu atta gelmedi mi bir moral bozukluğu ki, sorma gitsin. Hepte ya beşinci ayakta ya da altıncı ayakta yatarlar genellikle...
Eskiden haftanın belirli günlerinde oynanırdı at yarışı, sonraları her gün oynanmaya başladı, o da yetmedi şimdi yazları gece yarışları da yapılıyor. Adam atın jokeyini, seyisini, ahırda yem verenin ismini bile biliyor. Kum da nasıl koşar, çim de nasıl koşar hepsi akıllarında... Atları koşturup da onları seyredeceğine, sen git spor ayakkabılarını giy de kendin koş, hem paran cebinde kalır hem de sağlığını kazanırsın...
O kadar çok para yatırıp sıfırı tüketenler var ki halleri harap tabi ki... Bir de hayallere dalıyorlar olmayan paralar ile... Yok efendim çıksaymış o arkadaşına şu kadar verirmiş, şu gariban akrabasına ev alırmış... Salla gitsin nasıl olsa tutmayacak... Hatta kafayı çektikten sonra ''Cami yaptırırım o parayla abi bir hayrım olsun'' diye saçmalayanlar bile var...
ne ayıldım
ne ayılabilirim
ne ayılmak isterim
başım ağır
dizlerim parçalanmış
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta