kahkahası uzadıkça ağdalanıyor zaman
saydam bir balona üfldiğimiz an
biriktikçe...su topluyor ciğerlerimiz
aynı bedende hem konuğuz hem onu ağırlayan
rüzgar suyla sevişirken
kayboluyor kumda bıraktığımız iz
Can Akgündüz’e
gökyüzü makamını arıyor
karar sesini bulup indiriyor yağmur
ağarıyor içimiz.
düşünürdüm o zaman
bu boşluğu büyüten ne?
düşerdim aşağılara da
bi bulut tutmazdı beni.
deniz aşırı ülkelere dönerdim çorak
Göle düşen vakitsiz akşam,
bekleyişin uzuyor ahtapot kolları.
Dalgın gövdemi vursam yollara
tuzaklarından kurtulamam kuytu ormanın.
Rüzgarın kulağıma fısıldadığı yolculuk;
ah tutmaz, bu rüzgarlı çatılar
odalardan dilsiz uğultular yükselir
örtünme telaşında utangaç kızdır kasabalar
düşünü kurarlar bedenlerinde gezinen nefesin.
sonra akşamüstleri gelir
annesine dargın ölecek küçük kız,
annesi bunu bilmeyecek.
gülkurusu akşam alacası içinde
ölü bir kuş taşıdığını.
gümüş kıvılcımlı gece ıssız…
atelleriyle ayakta zorlanıyor ruhum;
zamanın taşlı tarlasında yalpalıyorum.
arzunun buzulçağı kuşölümleri çoğaltan.
ayazda öylece gözlerinle kalıverince sen
nefesim dondu tam kalbinden öpecekken.
ses geçirmez bir boşluk; ölümün kör eden bilgisi
Kim çıkaracak bu beyaz koridordan beni
donmuş bir bakışım zamanın avuçlarında.
bakışımsız aynalarda hayatım paramparça,
gittikçe uzun, beyaz; giderek bembeyaz
o dar kapıdan geçebilmek için eriyorum,
Kum içine çekiyor beni
Deniz diliyle itiyor
Ada olayım istiyorum
Susmayı öğrenmelisin diyor.
Sessizlik nasıl deneyimlenir
kederli bir yağmur bulutu
evini özlüyor
evini bilmiyor
yersiz yurtsuz göçmen ruhun
içi acıyor.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!