Sidik yarıştırmasını..?
Hadi diyelim
Hadi
Anlayıp kabullenmesem de kabul deyip anlayana tepe tepe kullansın kıyağı benden olsun
Fakat akıl zevk merak hayal his duygu kafa kalıp gölge ve hayat yarıştırmak…?
Benlik narkozunu kimsenin erişip ulaşamayacağı servete sermaye etme budalalığıyla
İçine çektikçe cerahat cerahat şişen kabaran büzülen pörsüyen azalan azgınlaşan kördüğümleşmenin
O yol ordan geçmez olur, o boru , o hortum , o dülger, o matkap, o delik deşiklik haraba karargah kurar
Kendisini ortadan kaldırmanın azgın sapkın dehşetli çelenk kelepçesidir İnsana yapıştıkça yapışır
İnsanı boğdukça boğar
İnsanı bölük pörçük, lime lime ve dilim dilim ezip ufaladıkça ufalar
Başkasının aferinine
Takdirine
Onayına
Alkışına
Tezahüratına
Çapraz işaretine asimetrik kıskacına ve dümdüz yatay çizgisine yanıp yıkılarak
Kendi üstüne devrilmiş bir kusnuk çöküntüsüdür her çöplükten dünya mülkü kazanmanın derdine düşmeler
Ha bire limitsiz otorite
Sınırsız imtiyaz
Kayıtsız sorgusuz hükümranlık
Eşsiz emsalsiz güç gösteriş irade yetki kaynak imkan ve ihtişam sahibi olmak yaratıklığına
Sivri ve süper zekayı kendine cayır cayıp yakıp yiyip harcayıp bitirerek
Bütün bozulmuş çürümüş kokuşmuş hastalıklı ve arızalı alışkanlıkların hiper aktivitesiyle cünüpleşip
Ne üdüğü belirsizliğin abuk subuk sicilsiz soysuz sopsuzluğundan maskeler kodlar ve markalar kundaklanmakla
Doğası gereğini yerine getiremez insan maskarasına devre mülk olmuşsa dünya devran
Dağın ardından doğarken ay , ufkun ötesinden sökerken şafak.,suyun bağrında sönerken güneş
Yıldızlar damda bulutlar gökte dün ve yaronyorgın yılgın yollarda
Ve akıl hayal hırs ve hayat yarıştırıp tokuştururlen insanlar murdar olur
Yerle yeksan olur
Pisi pisine zıbarır ölür
Yazdan kalma günün sıcaklığını üstüne başına yedire yaya
Kıçını kalçasını bir o yana bir bu yana çalkalayıp kıvırtarak o kız o şehrin sonbahar sokaklarında,
Ne sahilde fener yanar ne balığa gidenler geri döner
O kadın da öyle,
Elinde köpek belinde kuşa kuşağın kundağında çocuk akşam vaktini sallana sallana eve gidemez
O herif
İskeledeki vapur kayık direklerine bağrını döşünü gere gere yan gelip yaslanamaz
Kargalar hoplayıp zıplayamaz kırk beşlikler çalarken cevizlikte
Akıl zevk hayal be hayat yarıştırarak makinaların ve cihazların kurup bozduğu dangalağa
Sokaklar boş caddeler tıklım evlerin yüzü gözü pasak kir, solumaya ve yunmaya yetmez yağmurların cılız mecali
Anahtar dersin
Ahbap dersin
Olurdu dersin olmazdı dersin çürümüş bir sakız gibidir laflayıp lakırdayan kilit kapı ve gargara
Üstün zeka çağının dünyayı insana kiltleyip kapattığı cehennemin dibine çakılır ve saplanır herşey
Ve kapılar örtüldüğünde dışardaki kıyamet
Akıl zihin hayat ve sicil tokuşturup yarıştırarak varılan akıbeti furya fena,
İçerdeki ceset morgundan intihar girişimli alış verişi tastamam ederek
İnsanın üstünde anlaşılabilir sadece kan revan ağıt hıçkırık bela hiddet şiddet ve cinnet
Soktatesten bu yana binlerce yıllık tutmuş ay gün hafta ve seneler ve bilmeliydin ki
Bilecektin ki
Biliyor ve farketmiş olacaktın ki
Künyesini sorana cızbız kertiklerde asosyal yorup yığan al işte bildiğin dünya
Bildiğin o bu şu öteki sıfat zamir ismiyle cismiyle burası orası veya bir başkası
Hepsi dahil bildiğin o bu şu öteli veya tek başına toplamda sen kendin
Eylül/23
Seyfi Karaca
Kayıt Tarihi : 20.9.2023 15:38:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!