Seninle beni düşün bir okyanusun ortasında; Issız,uçsuz ve bucaksız gökyüzünde alabildiğince yüksekte paryalayan o yıldızlar her biri ayrı güzellikte bir o kadar da ürpertici; günün birinde o göz alıcı ışıklarını yitirme korkusuyla bir yerden başka bir yere kayıp durmalarını izlesek saatler boyunca bıkmadan,usanmadan...
Sonra kendimizi bir rüyada bulsak birbirimizden koparılmış,ayrı bırakılmış bir şekilde.Dilimden bir kaç cümle çözülür o an; ' Ah ulan Ferhat sen miydin Şirin için dağları delen ya Mecnun'a ne demeli Leyla'sı için çölleri aşan ' Gel gelelim bu deli yüreğime ne dağlar dayanır ne de çöller...Ya sen sevdalım..! Bekleye bilirmisin beni yıllar,aylar ve günler boyunca.Sonra günün birinde karşına çıktığımda bir merhaba diye bilirmisin gözlerimdeki parlayan o ışığa,yüreğimdeki o eşsiz sevgiye....Rüyadan uyandığımızda;
Issız bir ada da bulsak kendimizi okyanusun ortasında kimsenin bilmediği haritalarda yeri belli olmayan bir ada da...Sevgimize ve aşkımıza bir çalgıdan çıkan melodi sesleri gibi adaya vuran dalgalar eşlik etse.Her elini tuttuğumda kuşların ötüşündeki o sıcaklık kaplasa bedenimizi.Dudak dudağa geldiğimiz her an bir bitki dalında,tomurcuğundan bir çiçek filizlense.
Ve bir sabah uyandığımızda merhaba desek yeni doğan güneşe sararan yaprağa,mavi denize ve en önemlisi git gide büyüyen o eşsiz sevgimize...
Aslında ne sarı,ne mavi nede pembe kağıtlara yazmalı bunları,yüzüne haykırıp seni senle yaşamalı.....
ASLINDA
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta