Bir su damlası kadar az, çok
Bir deniz kadar sakin, fırtına
Gökyüzü kadar neşeli, hüzün
Yıldızlar kadar uzak, yakın
Rüyalar kadar hayal, gerçek
Sende ve bende
günahım ben
tenim yandığı için değil
tende gözyaşına karışmış ter olduğum için
tohumum ben
boynumu güneşe uzattığımdan değil
küçük bir kutunun içinde
huzur getirdim sana
yastığının üzerine bıraktım
ve neşe
başköşede
sararmış bir takvimden
Gün batımına az kaldı
Toprak yollar ince patikalara bırakıyor hüznünü
Yollar daraldıkça adımlar hızlanıyor bir bir
Bir yaban domuzu fırlıyor çalılıklardan
Panik içinde
bir gözü karaydı
bir yüreği dalda sallanır
kök salardı diğeri
bir sevdi
kanadında tüydü diğerleri
ufka uçarken
Yel değirmenleri
Seni bana getirmek için mi dönüyorlar?
Onlar döndükçe
Sen esiyorsun
Sen estikçe
Yaz nazı bırakıp
hatırlamanın acısı düşer göğe
her taşı kaldırır yerinden
her sevinç ölüme akar
bakar kırık bir aynanın köşesinden
siyah beyaz ve gride susar
umudun korkusu
her duyguya hakkın var
boğulmaktan kurtulmanın
sevincini yaşamaya da
içinden atamadığın
kalbinin sakladığıdır
göremesen de
Arasaydın şimdi
Ellerini tutardım
Beni sana sorar
Seni bende yaşardım
Hayaller yinelendikçe ümitleri doğuruyor
Ümitler hayal kırıklıklarına gebe
Filmlerde dönüyor hayaller gerçeklere
Tek kişilik hayallerin korkusu ikinci şahıslar
Uzak durun onlarla yineleniyor hayaller




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!