Aslan Bey ile Dertleşme

Enes Furkan Alikaya
64

ŞİİR


0

TAKİPÇİ

Aslan Bey ile Dertleşme

Dünyanın güvenilmezliğine aldırmadan tozpembe
şiirler yazdım. Elimde bir bardak çay bir dal sigara, dönüp duruyorum beynimin kıvrımlarında. Lekesiz bir çarşaf gibi kapladı sokakları kar. Bacaları tüten evleri hüzünler sardı.Bir sokak çocuğunun üşümesini hissediyorum iliklerime dek. Kâh donuyorum kâh umutsuzluğa kapılıyorum hayatla ilgili. Karar veremediğimiz bazı hususlar var Aslan Bey. Çok
önemli hususlar. Üzeri beş tek bir dubleyle kaplı acılarımız var, dünyanın armağanı olarak saydığımız yalnızlık hissimizle karışık. Hemen dışarı çıkıyorum. Bir yerlerde çocuklar kar topu atıyor birbirlerine duyuyorum. Sesin geldiği yönü tayin etmek adına kulak kabartıyorum, benim hakkımda ne konuştuklarını
anlamak için ama nafile. Kulaklarım da açılmıyor
en az gönlümün açılmadığı gibi kimseye. Şimdi ben yalnız sularda mı sayılırım, bu yalnızlık benim tercihim midir diye düşündüm Aslan Bey. Yine bir sonuca varamadım. Ben yalnızca kendine asi, var olmaya çalışan zaman zaman başarsa da sıklıkla başaramayanlardanım. Hayat çemberinde kaderim
kor alevlerle yazılmış, geçmişim mıhlamış beni bugünüme, bir ışık aramışım bir ışık istemişim eşten dosttan özellikle de tanrıdan, yarınlar adına fakat bulamamışım. Biraz ilerledikten sonra fark ettim ki olmuyor, geçmiyor sol yanımdaki ıstırap dolu bu acı. Sol kaburgamı hediye etmek istiyorum zaman zaman sağa sola. Bana çektirdikleri yeter biraz da ellerde dert ol desem de kâfi gelmiyor, kandıramıyorum. Durakta sürekli öksüren, öksürmekten zaman bulduğunda nefes almaya çalışan bir adam görüyorum, gecenin bütün günah dolu kokusuna aldırmadan bir duman daha çekiyor elindeki sigaradan. Gözlerinden yaşlar süzülse de biliyorum, hissediyorum isyan etmiyor hayat düellosundaki adaletsizliğe. Geçer be diyor sessizce, geçer. Babacan bir surat ifadesi takınıyorum o an suratıma, anlamasın onda anladıklarımı. Kafamla usulca selam verip ilerliyorum bilinmeze doğru. O esnada bir kedi selam veriyor önüme geçip. Gecen güzel olsun diyor bütün samimiyetiyle, bütün insanlığın samimiyetsizliğine aldırış etmeden. İşte bu diyorum, işte budur yaşamdan beklentimiz. Kendi içinde küçük ama insanlık adına hayat kurtarıcı içten bir samimiyet. Hemencecik kucaklıyorum kediyi, başını okşuyorum,
içtenlikle bir öpücük konduruyorum. Görüşürüz
diyorum, görüşürüz samimiyet dolu Bay Tekir. Dikkat et bu lanet hayatın şeytani düşüncelerle dolu insanlarına. Birkaç sokak geçtikten sonra bir koku çarpıyor burun deliklerimden genzime doğru. Annemin yemeklerini andıran, tanıdık biri, bizden biri gibi. Bakınıyorum etrafa, ses seda yok. Nerede bu kalabalık diyorum kendi kendime, nereye saklandı bu insanlar. Yalnız ölmek istemiyorum tanrım, korkarım bilirsin. Gönlüm bir hoş olur boş sokaklarda at koştururken. Gecenin
karanlığına aldırmadan yürümeye devam ederim. Yeri gelir kavrulurum Ağustos sıcağında çölün ortasındaymışçasına yeri gelir donarım zemherinin tam ortasında. İsmimi söylemem insanlara, soranlara derim ki Ahmet, Mehmet, Veli... Kim bilecek neler yaşadım, nelerden kaçtım. Kim bilecek kaç yaşındayım kaç kere öldüm bu yaşa gelene kadar. Velev ki kazara öğrendiler kimim neyim. Bir şey değişecek mi benliğimden? Sırlarım, benimle mezara gidecek binlerce sırrım
ayyuka mı çıkacak? Asla. Olsun diyorum, olsun öğrenmesinler yine de. Haksız mıyım Aslan Bey? Doğru. Haklılık da göreceli bir kavram. Neye göre kime göre diye bin bir çeşit saçma sapan sorulara maruz kalıyor insan. Sonra yine bir kendini anlatma isteği doğuyor gecenin üstüne. Kendimle mi çelişiyorum Aslan Bey? Evet, sık sık yaparım bunu, bir beyin
jimnastiği gibi düşünebilirsiniz. Bazen ne demek istediğimi kendim bile bilmem. Bazen iç sesim o kadar çalkantılı olur ki kendi düşüncelerimi bile duyamam. Eve varmak üzereyim. Bırakmam gerek bütün dertlerimi sıkıntılarımı eşikten içeri adımımı atmadan önce. Yansıtamam acılarımı, yaralarımı insanlara. Bilhassa beni yakinen tanıyan insanlara. Üzülürler belki, üzülmesinler. Bu sebepten ötürü soyunmaya başlıyorum pervasızca insanların görüş mesafelerine aldırmadan. İlk önce geçmişimi koyuyorum paspasın üzerine, yavru bir kedi albenisiyle bana bakıyor. Sonra bütün elem keder kendiliğinden düşüveriyor yere. Sonra, sonra, sonra... Kenara doğru itiyorum giydiğim bütün yükleri. Gelen geçen üstüne basmasın, neme lazım bulaşıverir başkasına, onu da dert edinirim kendime. Görüşmek üzere Aslan Bey. Görüşürüz bitmemiş bir şiirin en ücra köşelerinde. Allahaısmarladık, geceniz iyi olsun Aslan Bey.

Enes Furkan Alikaya
Kayıt Tarihi : 19.5.2023 18:07:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Enes Furkan Alikaya