Uçmaktan yorulmuşsun
Gökten göğe doğru kanatlanan sunam
Sözlerin bir kılıçtan keskin
Gittikçe incelen bir dal gibi ipten ipe
Süzülen gözyaşın bir kılıçtan keskin
Suzi dilli âşıklar şarabından kendim içtim
Berhudar olasın saki, sana vardığım
Her durakta kalp yakan
Kadehlerden yere düşen
Kıvılcımlar bir kılıçtan keskin
Kapı eşiğinden atlayan, hem şimşek
Hem yaprak, hem demgüzar
Aman harp, kavga, dövüş
Dili sürçsünler topluluklar
Güftügü bir kılıçtan keskin
İtiraf etmezler,
Ateşe tapanlar, dikenler güzaf
Gül bahçesinde dönüp dolaşan melekler
O bakışlar ufka nakşedilmiş şaheser
O üfürük, o nefes bir kılıçtan keskin
Safa gelmiş, safa bulmuş sabah yeli
Bu yarayı dağlayan ateş andan ana
Bu yaranın kurtuluşu ayağın yüzün
Çocukluğun tek penceresi o saf kalbin
Delen, geçen bir kılıçtan keskin
Ana karnına düştün düşeli insan
Çare arayan kuyuya düşen güneş
Çare bulan neyin büyüğü öykünce
Hasretten tutuşan gündüz fenerin
Duyduğun o ses bir kılıçtan keskin
Peygamberlere salât, ey kamus deniz
Sevgilinin sokağının başı, sonunda
Bildik aşklardan geçtik, azade avaz
Yağdıran, gürleyen, ağlatan çiçek
Sadece bir bûsiş bir kılıçtan keskin
Aşktan onulmaz sanırsın sanrıyı
Yıllanmış şarap, Nil gibi bir güzel kadın
Adamlar günlerce kadehlerin yolcusu
Han duvarları kitabe hancılar, yolcular ser-hoş
Akla çizdiğin son resim bir kılıçtan keskin
Kayıt Tarihi : 21.9.2012 15:10:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!