Aşkın O Hali Şiiri - Seyit Burhaneddin K ...

Seyit Burhaneddin Kekeç
1566

ŞİİR


17

TAKİPÇİ

Aşkın O Hali

Bir delimiz vardı mahallede
Deliydi işte, ne yapsa yeriydi
Kimse bilmezdi geçmişini
Kimse de merak etmemişti hani
Kimdi, nereden gelmişti
Neden delirmişti
Kimse merak etmemişti
Ama kime soracaktık ki
Kimsesi de yoktu
Yazları bir pantolon bir gömlek
Kışları da kimin verdiği bilinmeyen bir palto
Gelip geçiyordu günleri
Hayat onun hayatıydı
Ne gam ne keder
Ya da bizlere öyle geliyordu...

Bir yaz akşamı
Çilingir sofrası kurduk arkadaşlarla
Ansızın çıkageldi kuruldu çilingir sofrasına
Bende içicem dedi
Biz birbirimize baktık
Olurdu olmazdı, haydi olsun be
Doldurduk bir kadehte ona
Kadehler bir bir devrilmeye başladı
Gece bir gibi radyoda bir şarkı
“Neyleyim köşkü neyleyim sarayı
İçinde salına salına gezen yar olmayınca...”
Bizim deli birden hıçkırıklara boğuldu
Ağladı ağladı ağladı...

Ağladıkça açıldı bir şeyler anlatmaya başladı
Bir doktor adayı varmış zamanın beherinde
Üniversitede vurulmuş birisine
O da kayıtsız kalmamış ona
Sevmişler, öylesine sevmişler ki
Okulun bitmesini beklemeden evlenmişler
Mutlulukları sonsuz aşkları ölümsüzmüş
İşte öylesine sevmişler...

Aradan yıllar geçmiş
Her geçen gün sevgileri daha bir yücelmiş
İkisi de doktor
Ve bu iki doktordan dünya tatlısı
Cimcime mi cimcime bir kız çocuğu
Gözlerine baktıkça dünya onların olurmuş
Derken aradan bir süre daha geçmiş
Biri cerrah diğeri dâhiliyeci
Mutluluk okyanusunda yüzüyorlarmış...
Hayatlarındaki milat noktası
O yağmur ve fırtınalı gecede bitmiş her şey
Bayan doktor işten eve dönmüş
Birde ne görsün
Aşk meyveleri ateşler içerisinde yanıyor
Muayene etmiş, bir şey anlayamamış
Ana yüreği doktorluğuna galebe çalmış
Yavrusunu aldığı gibi kucağına atlamış arabasına
Sonuna kadar yüklenmiş gaz pedalına
Arka koltukta yavru ceylan baygın
Derken olan olmuş kavşakta
Soldan çıkan bir başka arabayla kopmuş kıyamet
Anneyi hastaneye yetiştirmişler
Yavru ceylan orada kaybetmiş hayatını
Doktoru ameliyethaneye almışlar
Bizimki nöbetçi cerrah
Birde ne görsün
Eşi ameliyat masasında sanki kınalı ceylan
Yüreğinden bir şeyler kopmuş
Elinden gelen ne varsa yapmış ama kurtaramamış
Eşimi çocuğumu kurtaramıyorsam neden yapıyorum bu işi demiş
Vermiş kendini içkiye
İçtikçe unutmak isterken yangını daha büyümüş
Dayanamaz olmuş ve terki diyar etmiş...

Hikâyesini bitirdiğinde ortada gecenin sessizliği
Ama herkesin gözünde bir bulut
Yüreklerde fırtına özlemi
Herkes sustu
Konuşmak gelmiyordu kimsenin içinden
Herkes birer birer ayrılırken
Evde bekleyenlerimize bir an önce kavuşmak isteğiyle koşuyorduk
Sanki bir şeylere geç kalmaktan korkuyorduk
O gece hepimizin evinde aynı hikâye tekrarlamıyordu
Sabah olduğunda bizim delinin hikâyesi
Bütün mahallenin dilinde
Ama deli, sahi deli nerde
Gitmişti, terk etmişti bizleri
Sırrını açığa vermekle belki kendisine kızmıştı
Ama bizi sevmesini bilen bir yürekten mahrum etmişti
Yeniden sevmesini öğrenmiştik
Geç kalmadan sevdiklerimize sevgimizi söylemeyi öğrenmiştik
Teşekkürler doktor, teşekkürler gönül insanı
Şimdi her Cuma gecesi bütün mahalle Fatiha yağmuru içerisinde...

©
27 – 12 - 2013

Seyit Burhaneddin Kekeç
Kayıt Tarihi : 27.12.2013 05:39:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Seyit Burhaneddin Kekeç