Aşkın ile coşayım
Sana doğru koşayım
Yorulmadan durmadan
Sana doğru uçayım
Aşkın doldur içime
O ne güzel hediye
Dönülmez akşamın ufkundayız.Vakit çok geç;
Bu son fasıldır ey ömrüm nasıl geçersen geç!
Cihana bir daha gelmek hayal edilse bile,
Avunmak istemeyiz öyle bir teselliyle.
Geniş kanatları boşlukta simsiyah açılan
Ve arkasında güneş doğmayan büyük kapıdan
Devamını Oku
Bu son fasıldır ey ömrüm nasıl geçersen geç!
Cihana bir daha gelmek hayal edilse bile,
Avunmak istemeyiz öyle bir teselliyle.
Geniş kanatları boşlukta simsiyah açılan
Ve arkasında güneş doğmayan büyük kapıdan
HÂR-I GÜLŞEN
Şu Hâr-ı gül şende asıl rengini,
Öylesine arar, arar bu gönül.
Kimsesiz kimsesiz kendi kendini,
Öylesine anar, anar bu gönül.
Duman bilmez,ateş bilmez,köz bilmez,
“Semme VECHULLAH’tan başka yüz bilmez,
Nota bilmez,beste bilmez,saz bilmez,
Öylesine çalar,çalar bu gönül.
Çektiği çileler,ahsız amansız,
Terk etti tedbiri ,kaldı pilansız,
Sanmayın yanışı,dinsiz imansız,
Öylesine yanar, yanar bu gönül.
Şu gölge varlığı sinede yükmüş,
İçi kan ağlamış,göz yaşı dökmüş,
Sarı çiçek gibi boynunu bükmüş,
Öylesine solar,solar bu gönül,
Hamuru yoğrulmuş,Hakkın eliyle,
Deryalara dalmış sevda seliyle,
Rayihalar almış Tevhit yeliyle,
Öylesine kokar.kokar bu gönül.
Şükrandır şükürle,şükrün şükrüne,
Kapılmış gidiyor içsel zikrine,
Can-Canan misali vuslat fikrine,
Öylesine dalar,dalar bu gönül,
Bülbülüm,niyazım gayet derinden,
Ne gelirse hoştur dostun elinden,
Yaralı yarayı almış derinden,
Öylesine kanar,kanar bu gönül.
01.05.1999
Bu şiir ile ilgili 1 tane yorum bulunmakta