Aşkların en büyüğü. Bomboş bir kalbin en avuntulu düşleri. Sensiz geçen her dakikada anlatıyor bana kaybettiklerim. Kaydettiklerim siliniyor. Unutmaya başlıyorum. Mantığım usul usul sızıyor kalbime. Ha bu arada yüreğime söz geçirebiliyorum. Hayatım boyunca hep bunu istemiştim. Şimdi neden mutlu değilim? Hayatımda kendiliğinden filizlenen aşklarım kalmadı farkındayım. Her şeyi en ince ayrıntısına kadar düşünüyor dizayn ediyorum artık. Tıpkı yavaş yavaş örülen duvar gibi hayatım. Tamamen aşktan ibaret olması gerekirken, ben mantığımın surlarını genişletiyor, aşkla tutturuyorum birbirlerine. Böyle olmamalı. Çok zor çünkü. Dengem bozuluyor. Gözlerim yaşlanıyor. Kalbimin yaşadığından bile emin değilim. Gecelerde kırmızılar hükmediyor damarlarıma. Bembeyaz aşk dururken tepemde. Ben gözlerimi kaçırıyorum. Sırf aşka bakmamak için.
Ey aşk-ı kübra gel yık saçmalıktan ibaret olan gönlümü. Çok yoruldum. Kalbimi kımıldatacak halim yok. Bu dünya dedikleri yer çok küçük. Bunalıyorum. Gel ve al kalbimi. Kalbin çok güzel. Orada yaşamak, yaşlanmak istiyorum. Bir aşklık yer açamaz mısın kalbinde?
Gözlerine bakmadığım her an gözlerimden utanıyorum.
Tarifi imkansız duygularımla avarelik çabasındayım.
Sakın çok görme beni.
çatı katındaki odanın
kuytu bir köşesinde
kumaşındaki eski yağmurların
hüzünlü kokusuyla