Bu vatan için kanını toprağa akıtan asker,
Şehitlik mertebesine eren o asker,
Sorarsan eğer bir gün bana!
Anlatırım sana ve senin torunlarına.
İş adamı yatlarında sıkma başlarla
Seni veririz Allah, Allah nidalarıyla kara toprağa
..
gezersen böyle gezeceksin ülkeni
al-beyaz renkli bayrağın salınışına baka baka
karların üzerinden uça uça,
ayırt etmeksizin il il
mola vermeden hatta
kâh dağlardan
kâh denizlerden geçe geçe
..
ASKER ANASI
Divane anneyim yaşlıdır gözüm.
İki yıl hasrete dayanmaz özüm.
Senide mi asker ettiler kuzum
Deyip de ağlıyor anneler size.
..
Bu çakmak daha çok sigara yakar
Ve bu kentte yalnızlık içime batar
Kaç dört mevsimdir bitiriyor bu aşk
Topraklar eskisinden daha çorak urfa da
Ve trafik kazalarının ardı kesilmiyor
Ölmek için yarışıyorlar sanki yollarda
Kaza tutanaklarında ismim yok henüz
..
Sene 1965=Yer İskenderun ben orada askerim, bahriye askeriyim ve acemi birliğine eğitim yapıyoruz.
Ben burada bazı şiirler yazdım. Onları şimdi yayınlıyorum. Çok uzun sene geçti aradan, bunları
yazdığım dan dahi haberim yoktu,eski defterleri karıştırırken birde baktım askerlik anılarımı gördüm.
Çok duygulandım yalnız şiirler acemice yazılmış bende aynen orijinalini yazıyorum. Saygılar.
-------------------------------------
Askerden sılaya.
..
Ben gidiyorum hayat
Seni bırakıp 15 aylık hayata
Gidiyorum vatanın kollarına
Seni siliyorum eski ve
Merhaba diyorum yeni hayata
İçimde bir merak bir heyecan
..
Selam eder ellerinden öperim
Asker oğluna dua et anne!
Teskere günümü dört gözle beklerim
Asker oğluna dua et anne!
Bensiz geçen bayramınız mübarek olsun
Kalbiniz neşe,mutluluk dolsun
..
Asker günlerimin durağı oldun,
Hasret otağını kalbimde kurdun,
Garip bir askerim artık elinde,
Gel çaresiz etme beni, Erzincan..
Avare dolaştım sokaklarda hep,
Kahretsem olmaz ki, kutsaldır sebep,
..
Asker derler adına,
Başında kepi, ayağında potini,
Belinde palaskası, matarası, kasaturası,
Omzunda tüfeği, sırtında parkası.
Asker derler adına,
Ana bilmez, bacı bilmez,
Sevmek sevilmek bilmez derler.
..
ASKER MEHMET
Yükseklerden uçan turna
Mehmet’imden haber var mı?
Evi damı sırt çantası
Dünya yükü çok ağır mı?
..
Çocuk oynuyordu evlerinin bahçesinde
Koşarak içeri girdi birden
Elleri vıcık vıcık, üstü başı çamur içinde
“ Babaa dedi, bir armağanım var sana,
Noolur gel benimle…”
“Getir buraya öyleyse, dedi baba
“Getiremem dedi çocuk, çok büyüük, lütfen gel ”
..
Dağ Dağa Kavuşmaz ama Asker Askere Kavuşur
Atalarımızın hiçbir sözünün boş olmadığı bir kez daha kanıtlandı. Oğlum Yunus Emrenin düğünü için Darende’ye gitmek üzere Adana’dan bir araç tutuldu, gece saat 01:00 de Mersin’deki evimizden yolcuları almak üzere geldi. Gelen araç sahibini tanır gibiydim ama yolculuk telaşından kim olduğunu sormak aklıma gelmedi.
Gelin arabası olacak araçla birlikte yola çıktık, Pozantı civarlarında hafif bir kar yağmaya başladı, Kayseri’ye gelince sabah ezanı okunmuştu, merkeze yakın bir yerde bir camide mola verdik. Abdest alırkenustam nerelisin diye sordum, o daKozan’lıyım dedi. Orada Yusuf Altıntaş adlı bir Selimiye kışlasında asker arkadaşım vardı. Kışlanın hamam görevlisi yazmıştım ağlayarak gitti, sonra rahatlığı görünce bana çok dualar etti dedim, tanır mısın onu diye sorunca tanımaz mıyım birlikte bende orada askerdim dedi. Hiç yanılmamışım,sen Fehmi Gür olmalısın dedim. Kendi de beni hatırladı ve bir muhabbet başladı. Bulunduğumuz bölüğün nöbet çizelgesini hazırladığım için çoğunluğu hafızamda olsa gerek, bizimkiler Fehmiye bakıyorlar olamaz bu diyorlar Fehmi çok yıpranmış benden on yaş belki daha fazla görünüyordu, dayanamayıp sordular kardeş sana ne olduda böyle çok yıprandın. O da yıllarca kamyonla nakliye işi yaptığını ve ailevi sorunlarla bu hale geldiğini anlattı. Muhabbet devam edip gitti.
Kayseri’den sonra yollar buz tutmuş hala kar yağıyor bir çok araç yan yatmış onları görünce içimizde bir tedirginlik oluştu ama tecrübeli asker arkadaşı bir şoförün direksiyonda olması rahat bir şekilde seyahat etmemizi sağladı, dua ede ede 200 km boyunca buz pistinden farklı olmayan yolda yolu yani Gürün’e varana kadar sürdü. Gürün’den sonra fazla bir şey yoktu, gençler diğer arabada idiler onlarla buluştuk, iki araç birlikte saat 10 gibi Somuncu baba da idik.
Sonradan öğrendim, bizden gizlemişler diğer aracımız Pınarbaşı yakınlarında olduğu yerde birkaç defa dönüp yol kenarındaki direklere vurup durabilmiş, çok şükür bir şey olmamış, Somuncu babada işleri bitirip Asker arkadaşımla da resimler çekilerek Darende merkezde gerekli işler yapıldıktan sonra gelinimizi alıp Mersin’e döndük. Bir gelinle birlikte 41 yıl sonra birde asker arkadaşımla buluşturan, sağ selamet seyahat ettiren Rabbime şükürler olsun.
13 kasım 2011 Yusuf Sönmezler
..
Babam
Ben hiç babamı görmedim
Gülüşü, neşesei, sesi nasıldır bilemedim
Boyunu, hareketini, yüzünün şeklini öğrenemedim.
Onu sadece fotoğraflarrda gördüm.
Onsuz kaldım, hasretiyle büyüdüm
..
Bir garip asker, ne ana var nede baba,
Bir mektup yazmis, ne gardas var nede baci,
Aglar gizlice, ne yuva var nede yar,
Bir kendisi var onun için, birde ALLAH.
Düser durur, ne dost var nede arkadas,
Yikilmak istemez fani dünyada,
Vardir onda yenilgisiz bir yürek,
..
Ben hiç babamı görmedim
Gülüşü, neşesei, sesi nasıldır bilemedim
Boyunu, hareketini, yüzünün şeklini öğrenemedim.
Onu sadece fotoğraflarrda gördüm.
Onsuz kaldım, hasretiyle büyüdüm
Acaba ne oldu babama
mertak ettim sordum anama
..
TARİHİN DONDUĞU AN;
ZEMHERİNİN KARDELENİ SARIKAMIŞ
Dilek Fırat’ın kaleminden; 90 bin şehidin kahramanlıklarına şahit olan kardelenlerin ve Sarıkamış rüzgârlarının, Dilek Fırat’ın kulağına fısıltı romanı.
Enver paşa yürüyün demişti. Nereye mi? Düşmanın 0lmadığı, ayazın kemik kıran dağlarına doğru yürüyün demişti. Bilinmez meçhul bir savaşa yürüyün yürüyün demişti. Yürüyordu asker zemherinin kardeleni Sarıkamış’a doğru yürüyordu. Ayaz bakışlı Sarıkamış umut, Sarıkamış sıcak çorba, Sarıkamış, yünlü hırka potin olacaktı, Mehmetçiğe Mehmetçik yürüdüğü bu meçhul yolda çok iyi biliyordu ki Ayaz bakışlı Sarıkamış, bahar yürekli Sarıkamış olacaktı misafirlerine.
Mehmetçik, ayazın ve açlığın karşısında kendilerini vatan aşkıyla Sarıkamış’a doğru taşıyan umudun bastonuyla ha gayret diyorlardı. Vatan aşkı ile yüklendikleri bu irade bastonlarının dahi, zaman zaman ayazın ve açlığın hele hele bu sorumsuzluğun örneği olan sarfiyata karşı yorgun olduğu ve askeri taşıyamadığı anlarda oluyordu elbet.
Asker Ahmet’in dudakları titriyordu. Komutanı sordu
..
Dizlerinin dibinde geçti yıllarım,
Sıramız geldi anne, askerim artık.
Yüreğim hep seninle, uzak yollarım,
Allah'a emânetsin, askerim artık!
Kurbânım vatanıma yakıldı kınam,
Giydim asker urbamı ağlama anam.
..
Sakın olmaz deme, meydan da işte
Vallahi bugün ihaneti gördüm.
Vatan elden gidiyor bu gidişle
Vallahi bugün ihaneti gördüm..
Biri din düşmanı biri gerici
Tıkanmış yasa işlemiyor merci
..
Babam, şanlı bir Kore gazisiymiş
Anam bir zemheri ayazı doğurmuş beni
Ana, vatan gibi kokarmış Eşref
Vatan da ana sütü gibi helalmiş
Öyle mi?
Anam ben doğarken ölmüş
Boğazımdan bir yudum sütü bile geçmemiş
..
İbrahim'in Annesi
Anneliği yiğitlik
Bir gül anne
İbrahim'in annesi
Yayla kadını
İbrahimin annesi...
..