bir ses geliyor kulağıma uyanıyorum. ayak sesleri başka ayak seslerine karışıyor. bir ses,başka bir sese. derken kargaşa başlıyor,bir o yana bir bu yana...
sabahın en erken saatlerinde ellerimi ve yüzümü üşüten bir hava karşılıyor beni.ağaçların arasında yapraklar topluyorum.dallar sallanıyor hafifçe.dağların ardından ve dalların arasından inceden gözümü alan bir ışıkla doğuyor güneş.ilginç olan ise diğer tarafta ayın yavaşça gözden kaybolması oluyor. ve yorucu bir yolculuk başlıyor. zaman çabuk geçiyor,söylentiler,söylenceler ve adımlar çabuk ilerliyor.derken hava yavaş yavaş kararmaya başlıyor.dağlarda evlerin ışıkları yayılıyor,uzak.tıpkı istanbul'un titreşimli ışık oyunları gibi.
eller yorgun,ayaklar yorgun,gözler yorgun ama zihnim hep seninle.seni bedenime sığdırdım,seni yüreğime sığdırdım.sen nereye gidersen ben oraya.
başımı yastığa koyduğumda ilk gözlerine bakıyorum.gözlerin bende ve yüzünde ki o ince gülümseme... başımı yastığa koyduğumda gözlerimi kapattığım yerde.bir yorgun oluyorum bir durgun.bir suskun oluyorum bir coşuyorum.başımı yastığa koyduğumda,yüreğine sığınıyorum...
İki gözüm pınar oldu gel gayrı.
Elim değse akan sular tutuşur
İçim dışım yanar oldu gel gayrı.
Ayların sırtında yıllar taşındı,
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta