Aska Ferman Surete Seyyah

Izi yolu tarihi gecse bile
Kavrulmus otlar boyu savrulan serpintilere sür revan
Öüpüsüp koklastigimiz dudaktan dillere dolasip gidecegiz
Deniz kiyisinda bekleyen eski sandaldan daha sargin gel gitlerimiz
Zamanin körpe kovugunda sakladigi koylara yürüyüp gidecegiz
Gürgenler koruluklar ve kestaneler
Rengini ressamsiz güzelliklerden boyandigi carsilara dag bayir kurulurken
Her yanginda bir kül kavrulmus otlar boyu dere tepe kahve kokusuna
Kor üstü cezveler közler misali
Akarsularin diz boyu cay kenari tarla düzüdür diyerek
Esip giden yazdan kimi bal cicegine kimisi diken dokunuslu isirgan
Ormandan yazdan cikip sonbahar tarafina dogru eve gidecegiz
Askin onuru sevginin kanaatiyle ömrünce bir fiil sen ben..
Ne yazdiysa alin terimiz, ne verdiyse gönül servetimiz
Halin vaktin mevcut olan veya olmayan kapisina barkina
Bazi toprak ekerek bazi rüzgar bicerek aci tatli cümle öte berinin
Yorup güttügümüz emek zahmetlere varip gidecegiz
Cabalarken cirpinirken dinlenip eglendigimiz plaga
Cagirip dokunan seslerle icimizde tutusan bozlaklar
Bazan derde salacak bazan gama bozacak, bazan aksine svinip cosarak
Yagmurla baslayacagiz belki isine gücüne ortak hayatin
El fenersiz üstümüze siginip sinip düsen askin fermanina gidecegiz
Ve güneste bitirecegiz biz bizi
Evi barki
Yurdu yuvayi
Burayi öteyi dünyayi ve sureti seyyah gölgeyi

Agustos / 22