Sen soldun, Haziran'da güller soldu...
Artık tövbekarlar günahkar oldu,
Umudun bile umudu kayboldu,
Bu hüzne kifayetsizdir tüm sözler...
Seni kıskanır artık tüm melekler,
Savrulurken dalında bitmeyecek mi yaşam?
Bir günün olacak ki, o gündür gerçek anlam.
Bir zatı göreceksin son tahtına uzanmış
Pişmanlıklar içinde, diyeceksin: yalanmış.
Bir serabın içinde boğulmuş hayallerin,
Son bir yakarış için kalkmaz artık ellerin!
Uyku haram oldu gönlümde betyab,
Bu giden yiğitler, herkesten pür-ab,
Bilirim ki mümkün değildir iyab,
Kanar gönlüm onmaz, sözlerim çağlar.
Dağlarda kahraman, isimsiz, nihan,
Niçin var yaşam, niçin doğar insan?
Şu ömür altı üstü altmış Nisan.
Kaç kervan geçti gitti bu dünyadan,
Hiç sıyrılabilen var mı aradan?
Kederden, çileden, dertten ve gamdan,
Söyle, kim kaçabilmiş ki akşamdan?
Şubat soğuğunda yaktın bizi,
Şehadetin kabul olsun ey Fırat!
O seni vuranlar hain bir dizi,
Şehadetin kabul olsun ey Fırat!
Ayırdı sana Rabb cennetten bir köşk,
Akşamın seyrinde güneş batıyor,
Eyvah hesabımı kesecek gece.
Kamışların arasında yatıyor,
Bembeyaz bir kuğudan da hallice.
Etrafı hummalı insan yığını,
Bir mızrak gibi saplandı şu aşkın,
Yazdım şiir, yaşadım destan oldu.
Bunca sene yaşanmış keyfin, zevkin,
Sonu geldi, mevsimim hazan oldu.
Dilim varmadı sana bahsetmeye,
Bir yangın yeridir durmadan yanar,
Yüreğim filhakîka muttasıl kanar.
Kalemden heceler çağlar her gece,
Dimağıma ansız korkular konar.
Uzaklar yakınken yakın uzaktır,
Hiç uyanmamış gibiyim birkaç gün,
Zaman tekrar eden rüyalar gibi.
Varken kaybolmuş gibiyim yok bir yön,
Cümlelerim lisan-ı hafi sanki.
Ne ruhumda bir ses var ne gözümde,
Geceler boyu süren bir yangın bu,
Muttasıl, dinmeyen... dilim lal olur.
Yollarıma da çıkmıyor o ahu,
Düşünsem dahi yanağım al olur.
Güneş doğmaz düşünmediğim ruza,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!