Aşk Yüreğimden 10 Şiir Şiiri - Çiğdem Çakır

AŞKIN SİLAHI GÖZLERİNDE

Seni düşlüyorum yine bu sabah,
Ruhum gökyüzünden mavi bir tablo,
Efkârı ağlayanlara şairim şimdi,
Kuşlar hasretime bir sayfa daha açıyor suskun kitabımda,
Endamın geçmiyor yıllarca karşımda,
Ne çok ta özledim
Gülleri koklayan mutluğunu paylaşmayı,
İsmini anarken sanki yüzün yüzüme dokunuyor,
Yalnızlığım piyano tuşlarında kalmış
Tükenmiyor şarkılarım gülerken
Şeklini alıyor ay ve yıldızlardan,
Bana yâr demen yeter karanlık sokak ve caddeleri aydınlatmaya,
Koluna takılıp saatlerce deniz sahilinde yürümek te var şimdi arzularımda,
Aşkın silahı gözlerinde
Ya vur beni ölümüm kucağında olsun
Ya da yaşat beni umutlarınla.

(Aksaray / 27 Temmuz 2009)

BESTEKÂRIM BAHARINA

Gecelerime bulut şair sevgilim
Gözyaşlarıma sor hasret belasını,
Muştulu dudakların gerek alnıma,
Kan damlıyorum odalara,
Kederi paylaştığım şaşaalı dağlar yüzünü gösteriyor
Ruhun sanki,
Gül kokusu ellerinden su içmek istiyorum,
Endamınla serin denize girmeliyim usulca,
Kusursuz mutluluğun tarifi bana sıkıca sarılman,
İnkâr edemem şefkatini,
Vefanı anlat heyecanıma,
Sigara dumanı sohbet beni çekmiyor arkadaşlar arasına,
Huzurum yanında olmak,
Çölleşen rüyalarda yürümek nedir biliyor musun?
Bahtıma konmuş lambaların sönmesidir yokluğunla,
Bestekârım baharına.

(Aksaray / 06 Nisan 2009)

MEÇHUL YOL

Teselli etme beni boşuna sahte sözlerle,
Bugün İstanbul fena karşımda,
Martı çığlıkları sancılarıma dokunuyor,
Peşimden geliyor denizin hırçın dalgası,
Nedir bu yüzü olmayan gürültü,
Nasıl bir nehir bu meçhul yol kâbus adına?
Ey yâr! Vuslata ermenin zamanı hangi mevsimle gelip geçti?
Mutluluk yurdunu kaybetmiş, bilmece aşk gibisin,
Ellerinle çizdiğin köşk silinmiş gökyüzünde,
Gecelerim ay, yıldızlardan değil artık
Kanadı kırılmış şarkılar,
Zafer öykümün kalemi nerede?
Nerede güneş renklerinden bildiğim sayfalar?
Yürek dayanmış keskin bıçaklara,
İhanet, perdesini açmış gözlerinde,
Bahçemdeki güller neyime gerek şimdi?
Ağaçlarda takvim kalmadı rüzgârına.

(İstanbul / 01 Ağustos 2009)

YAĞMURU YAZMALISIN SERMAYENE

Aşk, ömrüme hem büyük mutluluk
Hem de ağlamak yalnız gecelerde,
Bir gün gidersem bu dünyadan
Şiirlerde kalan ay ve yıldızlarımı tutar mısın?
Rüzgârımı dost eder misin evine?
Baharı solmaz kır çiçeklerimi, gülleri koklar mısın?
Toprağından dans aldığım dağlara çıkar mısın alaca karanlıkta?
Kitabımın mecali
Akdeniz de yüzer mi uykusuz vakitlerin?
Gözlerindeki umudun notalarında gidiyor
Harflere resim şaşaalı gemilerim
Kalemimden damlayan mavi mürekkepte
Hayal cennetime yolcu olur musun?
Ağustos kaldırımlarında yüzüne damlayan
Yağmuru yazmalısın sermayene.

(İstanbul / 02 Ağustos 2009)

TENİM YASAK ELLERİNE

Keşke ismini anmaz olaydım ufkun akşamına dokunarak,
Bu nasıl bir vicdan konmuş yüreğine,
Gölgesiz güneş toprağına ağaçları dikecek sürprizlere nasip değilsin,
Alıştım sana demenin vakti öldü güneşte.

Sanma ki doğum günüm bundan sonra kutlanacak,
Romantik kalemimden zehir damlayacak kendime,
Tenim yasak ellerine, gökyüzünden silindin,
Sessizlik ne acı mahşer ihanet resimlerinde.

(İstanbul/ 03 Ağustos 2009)

MATEM ŞARABI

Umursamaz yüzünü bir daha görmek istemiyorum,
Şu an yürümekte bahtsız isem
Bülbül melodisini itiyorsam meçhul kutuya
Dostluk güneşten çıkmışsa sebep sensin.

Yâr bilmez yüreğini yurt etmeyi istemiyorum,
Masmavi gökyüzünden matem şarabını içiyor isem
Mutluluk adına efsane olmuş arzularım kaybolmuşsa ve de
Aşk meyvesini vermiyorsa sayfalara sebep sensin.

(İstanbul / 04 Ağustos 2009)

YÜCE DUYGULARIMIN ÇİÇEK TARLASI

Ey yüce duygularımın çiçek tarlası
Bülbüllere şen masum yuvasın,
Güneş ve suyu göster esmer teninde,
Gözlerim okşuyor misafirin ay ışığını.

Bir can var sende biliyorum, dinlersin şarkıları,
Kral bulutlara yakınsın, ressamlar hayranın,
Şiirler efsane olur düğün, bayram görkeminle,
Yurt kokusu varlığın öpüyor dudaklarımı.

(İstanbul / 05 Ağustos 2009)

BELASI BÜYÜK YOLLAR

Elimden düşen resmin okşuyordu gecelerimi,
Bir anda parçalandı, bastığım yer sanki kıyametti,
Sevdalı yürek halim mutluluğa nasip mi bilmem,
Belası büyük yollar terk etmiyor gözlerimi.

Meçhul duvarların ateşi yakıyor tenimi,
Yalnızlığa ışık olmadı İstanbul mahşeri,
Yıldızlar piyanoma konar mı bilmem,
Meyvesi çürük ağaçlardan say ümitlerimi.

(İstanbul / 06 Ağustos 2009)

AŞKTA SONBAHAR

İstanbul’da kara bulutun gölgesi yâr,
Tutkular dansına nehir oldu mu?
Ay, denizde endamını bana hasret ediyor,
İçtiğim çay değsin sabahına, aşkta sonbahar.

Ellerim kemanla sevişirken, düğündür şarkılar,
Doğum günün yıldızlardan mecal alıyor mu?
Gözyaşım, lambası sönük güllere damlıyor,
İçtiğim şarap değsin gecene, ruhumda ılık rüzgâr.

(İstanbul / 07 Ağustos 2009)

CENNET KOKUSU YÜREĞİM

Aşk kemandan çıkmış veda bile etmeden,
Gökyüzüne hayranlığım bir günde silindi,
Yalnızlığımın doruğunda ecelle savaşırken
Hangi yabancı çiçeğe harcadın güneşini.

İstanbul mavisini yitirmiş senin ihanetinden,
Gözlerin bana hasreti acısıyla yaşamamış gibi,
Kar taneleri baharımdan sayfaları koparırken
Kutsal şiirle ısıtmadın cennet kokusu yüreğimi.

(İstanbul / 08 Ağustos 2009)