Hakikat şem'ine varmak isteyen kula pervâne gerek
Bu aşkın nârına yanıp da kül olmaya mestâne gerek
Aklın prangasıyla bu menzil alınmaz, sanma nâdânca
Yola can koyana arştan öte bir seyr-i rindâne gerek
Görünen surete aldanma sakın, hepsi bir gölge oyunu
Gerçeği görmek için kalbe cilalı, mir'at-ı şâhâne gerek
Kuru zahitlikle bu sır perdesi aralanmaz, ey gönül
Mana meclisinde susuz kalana, bir sâki-i peymâne gerek
"Ben"lik dağını delmeden o Şirin'e vuslat olmaz asla
Ferhat misali o dağa vurmaya, bir tîşe-i merdâne gerek
Dünya denen bu köhne hana bel bağlama, bir handır geçer
Ebediyet yurduna varmak için, göçmeye bahâne gerek
Geceler boyu yaş döküp de inlemeden pası silinmez kalbin
Ağlayıp da güleni bulmak için, bir âşık-ı divâne gerek
Damla iken ummâna kavuşmayı dilersen, vazgeç damladan
Varlığı yoklukta bulmak adına, cûşiş-i katrâne gerek
Harfler, kelimeler bu yüce hali anlatmaya yetmez inan
Sözün bittiği yerde o sırrı duymaya, hâl-i mestûrâne gerek
Yâr'in cemâlinden gayrı ne varsa silinsin gözünden
O'ndan başkasını görmemek için, bir nazar-ı âmâ'ne gerek
Bu sarp yokuşlar tek başına çıkılmaz, yolda kalırsın
Elinden tutup kaldıracak bir kâmil, rehber-i yegâne gerek
Ölmeden evvel ölmektir bu yolun en büyük esası
Canı kurban edip cananı bulmaya, bir kasd-ı kurbâne gerek...
Hasan Belek
18 08 2022
Altınkum
Etek yazısı...
1. Beyit
Şem': (Farsça) Mum. Tasavvufta, İlahi Hakikati, Allah'ın nurunu ve maşuku (sevgiliyi) temsil eder. Aşığı (pervaneyi) kendine çeken mutlak güzelliktir.
Nâr: (Arapça) Ateş. Şiirde bu, yakan, yok eden ama aynı zamanda arındıran ve olgunlaştıran "Aşk Ateşi" anlamındadır.
Mestâne: (Farsça) Sarhoşçasına, sarhoş gibi. Maddi içkilerle değil, Allah aşkıyla kendinden geçmiş, aklın sınırlarını aşmış olan aşığın halini ifade eder.
2. Beyit
Menzil: (Arapça) Varılacak yer, hedef. Tasavvufta nihai hedef olan Vuslat, yani Allah'a kavuşma makamıdır.
Nâdânca: (Farsça) Cahilce, bilmeyerek.
Seyr-i Rindâne: "Rindlere yaraşır bir yolculuk" demektir. Rind, dışarıdan kaygısız ve kurallara aldırmaz görünen ama aslında derin bir iç bilgeliğe sahip olan kişidir. Yani bu, aklın katı kurallarıyla değil, aşkın ve gönlün sezgisiyle yapılan manevi bir yolculuktur.
3. Beyit
Suret: (Arapça) Görüntü, dış görünüş. Tasavvufta bu dünya, yani kesret (çokluk) aleminin aldatıcı görünüşünü ifade eder.
Mir'at-ı Şâhâne: "Şahlara layık, görkemli ayna" demektir. Buradaki ayna, "insanın kalbi"dir. Eğer kalp dünya sevgisinden ve pastan arındırılırsa, Allah'ın tecellilerini yansıtan parlak bir ayna olur.
4. Beyit
Zahitlik: Dindarlık, dünyadan el etek çekip sadece ibadetle meşgul olma hali. Şiirde "kuru zahitlik" denilerek, içinde aşk olmayan, sadece şekle dayalı dindarlığın sırra ulaştırmayacağı ima edilir.
Sâki-i Peymâne: "Kadehin sakisi, kadeh sunan" demektir. Saki, tasavvufta ilahi aşk şarabını sunan "Mürşid-i Kâmil" yani yol gösterici usta demektir.
5. Beyit
Vuslat: (Arapça) Kavuşma, sevgiliye ulaşma.
Tîşe-i Merdâne: "Yiğitçe, mertçe kullanılan kazma/keser" demektir. Ferhat'ın Şirin'e ulaşmak için dağı deldiği kazmaya bir göndermedir. Buradaki "dağ" ise aşığın önündeki en büyük engel olan kendi "benliği" ve "nefsi"dir.
7. Beyit
Divâne: (Farsça) Deli, çılgın. Akıl bağından kurtulmuş, ilahi aşkla aklı devre dışı bırakmış olan kâmil aşıktır.
8. Beyit
Ummân: (Arapça) Okyanus. Vahdet'i, yani Allah'ın tekliğini ve sonsuzluğunu temsil eder.
Cûşiş-i Katrâne: "Damlaya ait coşku, damlanın kaynaması" demektir. Damla (insan), okyanusa (Allah'a) kavuşmak için büyük bir arzu ve çaba içinde olmalıdır.
9. Beyit
Hâl-i Mestûrâne: "Gizli, örtülü hal" demektir. Tasavvufta sözle anlatılamayan, sadece yaşanarak bilinebilen manevi tecrübeler ve sırlar.
10. Beyit
Cemâl: (Arapça) Yüz güzelliği. Tasavvufta Allah'ın güzelliğini ve lütuf tecellilerini ifade eder.
Nazar-ı Âmâ'ne: "Kör bir bakış, körcesine bakış" demektir. Burada "Allah'tan başka her şeye karşı kör olmak" anlamında kullanılmıştır.
11. Beyit
Rehber-i Yegâne: "Tek, eşsiz yol gösterici" yani Mürşid-i Kâmil.
12. Beyit
Kasd-ı Kurbâne: "Kurban etme kastı, kurban etme niyeti" demektir. Bu yolda ilerlemek için müridin kendi canını, yani nefsini ve benliğini feda etmeye niyetli ve hazır olması gerektiğini anlatır...
Kayıt Tarihi : 18.8.2025 15:54:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Kutluyorum değerli hocam..
TÜM YORUMLAR (2)