Bahar düştü İstanbul’a, sıcak bir gün, güneşli, böyle günlerde insanın morali düzelirmiş. Sıkıntılarını unuturmuş. 21 Mart’ı da geçtik, bir iç genişliğinin olmadığını söyleyemem parlak maviliğe bakarken; sıkıntımdan çıkmama neden olabilir mi? Bahar! Öte yandan karşıdaki gökdelen yükseliyor, dahası yanındaki de birazcık daha yükseldi (şimdilik bir
üçüncüsü ortalarda yok!): bu yükseklikte kalsalar bile, onları görmezden gelebilir miyim, bahar geldi hava güneşli, diye? Ya da Çamlıca tepelerindeki antenleri, yine bir hayıflanma ama nerede benim çocukluğumun Çamlıca tepeleri, hafta arası bile piknik yapılabilen âşıklar semti! Zaten İstanbul “aşk şehri” değil miydi? Öyle değil mi!
(İstanbul’da Mavi Bir Tereddüt, Literetür yay. Nisan 2013)
Zülfü kimi ayağın koymaz öpem nigârum
Yohdur anun yanında bir kılca i'tibârum
İnsâf hoşdur ey ışk ancak meni zebûn et
Ha böyle mihnet ile geçsün mi rûzigârum
Devamını Oku
Yohdur anun yanında bir kılca i'tibârum
İnsâf hoşdur ey ışk ancak meni zebûn et
Ha böyle mihnet ile geçsün mi rûzigârum
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta