mutluluk hangi tapınağının duvar taşında gizli.
uğurlu sayılarınla toplasan dört yanımdan
rengimden kokular salsan üzerlerine, yorulmadan
oyun değil desen sevdiğim, bu oynadığım,
yakalanır mıyım, senden daha çok saklanmadan.
ispatı çok zor bir sevişmeydi o gün yaşadığım.
Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri... Yeryüzüne gönül indiremez onlar... Hayatı ve insanları anlarlar,hayata ve insanlara merhamet duyarlar,ama hayatın ve onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşamazlar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Devamını Oku
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Evet, aşk her derdin ilacıdır.Dünya da yaratılanların da en kutsalı insandır.
Hepimiz zaman zaman başka varlıklar olmak istedik, ancak tekrar insanlığı aşkı, sevgiyi seçtik. Her şiiriniz gibi bu şiirinizi de zevkle okudum. Yüreğiniz dert görmesin Cevat Bey.
Kimden : ikiodabisalon (Bay, 38)
Kime : uzungemici / cevat çeştepe
Tarih : 07.01.2013 19:25 (GMT +2:00)
Konu : Yn: Aşk öyküsü: Adı kaçmak değil
Usta'nın yazdığı şiirleri okurken her defasında bir film izliyormuş duygusuna kapılmam raslantı değil. Elindeki kalem kameraya dönüşüyor adeta. Sadece şiir yok burda, fotoğraflar var, görüntüler var.
Artık Cevat Çeştepe şiiri gördüğümde mutfağa gidip bir kase mısır patlatıp şiiri öyle okuyasım geliyor. Çünkü biliyorum ki birazdan müthiş bir film başlayacak. Işıklar kapanacak ve dizeler oynayacak. Kutluyorum Ustayı.
Kimden : Sibel Gökben (Bayan, 34)
Kime : uzungemici / cevat çeştepe
Tarih : 07.01.2013 22:01 (GMT +2:00)
Konu : Aşk öyküsü: Adı kaçmak değil
arkadaşlık tercihtir içinde sevgi barındırır, aşk tesadüfdür, bu yüzdendir tesadüfleri sever, bu yüzden ispatı zordur, yine bu yüzden adı kaçamak değildir..yazan yüreğe saygıyla..
Cezir(çekinik)yalnız kendimin korktuğunu sanırdım hep.Demekki
şairlerin tutkuları ortakmış.Saygılar efendim.
şiirlerinizin hepsi birbirinden güzel ve yaşanmış... kaleminiz daim olsun efendim:))
şiirlerle kalınız...
Yaşamı bazen karmaşa içinde olsa da insanın, sıkıca yaslandığı duvarın taşları taşınan ıstırapların sıcaklığıyla yansa da ilahi bir aşkı yüreğinde taşıyorsa insan, her zaman o sevgilinin bir gün bir yerlerde kendisini bulacağı umudunu yitimez. Yine emekle dökülmüş harika bir şiir usta kalemden Şair yüreğinizden sevgiler ve mutluluklar eksik olmasın Sayın Cevat Çeştepe.
Korkularımın adı cezir. Ustaca yazılmış,dizeler gizi içinde ama mesaj sahibini buluyordur her seferinde, hem hayata dair sitemler hem de belkide açmasını istediğiniz hüzün güllerinin gizli bahçeleridir gezindiğiniz yerler .Elinize, yüreğinize, sağlık her daim yorumlarınızla gönül alan zarafetiniz için bir kez daha teşekkürler hoşça kalın ..
ikinci kıtanın son üç dizesi açıklamaları yorumu cok güzeldi, yorum'un dikkatimi cekmesi anlamında. şiir zaten bütün halinde güzel.. ikinci kıtadan sonraki tek dizede bir doğru mantık kuruyor, öyle anladım, ki yerinde gitmiş...
üçüncü kıtadan sonra gelen tek dize de konuya hakim görünüyor.
iğde dallarından sonra 'duvar taşları' dizesiyle bağlamıştınız. son kıtada, 'ıstırap işte böyle her duvar taşı ve iğde mevsiminde' derken, 'iğde mevsimi' ile 'duvar taşı'nı 've' ile ayırmak gerekli mi onu anlamadım bir tek. gene geleceğim.
şiire hakim güçlü cümleleriniz var
sevgilerimle
Sözün bittiği yerdeyim..Bu güzel dizelerden sonra ne söylenebilir,gözde iki damla yaş sanırım sadece iç çekilir..Saygıyla..Gönlünüz solmasın hiç..
Bu şiir ile ilgili 9 tane yorum bulunmakta