Soma Simurg Ateşi Programında sevgili dostum Yılmaz Gül bir yazar kardeşimizle bizi tanıştırdı. Şiire ve sanata meraklı, şairlere dost gayretli bu kardeşimizle hani ayak üstü derler ya o cinsten iki çift laf ettik..Bu hanım yazar, Ümmiye Yılmaz Erçevik’ti.”Aşk Melekler ve Kelebekler” adını verdiği eserini imzalayıp bize de takdim etti. Bu hanım kardeşime eserini okuduktan sonra bir yorum yazıp göndereceğimi söylemiştim.
***************
1975 Bolu -Gerede ilçesi doğumlu olan yazar, Balıkesir Üniversitesi Et Teknolojileri Bölümü mezunu. Daha sonra Anadolu Üniversitesi Fen ve Edebiyat Fakültesi Sosyal Hizmetler Bölümünden mezun olan yazar, çocuk gelişimi ve fotoğrafçılık konularında eğitim almış engellilerle ilgili projelerde gönüllü olarak yer almıştır.
“Anastasia” isimli ilk romanından sonra hikâye ve roman dalında ismini duyurmaya başlamış çeşitli gazete ve dergilerde yazıları yayınlanmıştır.(Bayşad-) Balıkesir Yazarlar ve Şairler Derneği üyesi olan yazar, “Aşk- Kelebekler ve Melekler “ isimli yeni eseriyle de edebiyat dünyasında emin adımlarla ilerlemeye devam etmektedir.
Yazar “ Aşk- Melekler ve Kelebekler” kitabının başlangıcında: “Kalemin Kağıda dokunmasıyla aşk mürekkep lekeleri ise onların arasındaki büyük sırlarıyla herkesin ayrı bir hikayesi var….” Hayatıma renk katarak beni elinde onlarca balona kavuşmuş çocuk gibi sevindiren insanlara ve en sevgiliye bu kitabı ithaf ediyorum..” diyor.
Eserin ön sözünde ise:” Melekler ve Kelebekler aslında insanın kalbini ve aklını temsil eden simgelerden oluşmuş bir benzetme biçimidir. Aşk ise, onlara oyunlar oynayan hileleri yapan kendini fark edebilme biçimidir. Daha da önemlisi de kelebek kadar kısa ömrümüze melekler kadar sonsuz duygular yüklemekle meşgulüz. Basit şeyler için üzülüyorken ne yazık ki, daha önemli şeyleri göz ardı edebiliyoruz…”
“Melek aslında vefayken Kelebek anlık aldatmacaların çözülmeyen bilmecesidir. Aşk ise ikisi arasındaki gidip gelen uzun çizgide yer alıyor. Aşk bazen bir çocuğun hiç görmediği anneannesine duyduğu özlemdir…
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta