Yıllar yılı aşkı aradım. Her seferinde tamam buldum dedim ama yanıldım. Avuçlarımın arasından usulca bir sabun köpüğü gibi akıp gitti. Engel olamadım, tutamadım. Her aşktan vurgun yedim, yalnızdım, çaresizdim, derdime yandım.Hiç usanmadan, hiç bıkmadan peşinden koştum beyaz atlı prensimin. Elbet birgün gözgöze gelecektim onunla. Kendimi hazırladım ama hep hazırlıksız yakalandım.
Aşk için her şeyi göze almak gerekiyor. Aşk için yüreğini ortaya koymak, gözü kara olmak, cesur olmak, yürekli olmak gerekiyor. Ben böyleyim ama aşk nerede? Beyaz adlı prensim şimdi nerede, hangi şehirde kiminle? Aşk da aradığım BEN ve SEN’i BİZ yapabilmekti. BEN vardım ama SEN yoktun o yüzden BİZ olamadık.
Yıllar yılı aşk kaçtı, ben kovaladım. Ben kovaladım aşk kaçtı. Ortak bir nokta da buluşamadık bir türlü. Ne ben bıktım onu kovalamaktan, ne de o bıktı kaçmaktan.Aslında ben aşık olmaktan da korkuyorum. Bir söz geliyor aklıma; “Tavşan korktuğu için mi kaçar? Yoksa kaçtığı için mi korkar? ” Bende bu ikilemi yaşıyorum. Örümcek ağı misali acabalar düşündürüyor beynimi. Acaba doğru zamanda, doğru insan mı? Acaba aradığım kişi mi? Bu acabalar bırakmayacak peşimi.
Mücadelem bitmedi. Aşk yorgunuyum. Aşk vurgunuyum. Aşk yolcusuyum.
Yorgunluğum aşkın peşinden koşmaktan. Vurgunluğum aşk darbesi almaktan. Yolculuğum aşkı defalarca arayıp bulamamaktan. Elbet birgün bu baharlar bana da aşkı müjdeleyecek. Eteklerim tutuşacak, elim kolum bağlanacak, dilim tutulacak. İşte bu aşk diyeceğim kendi kendime. Aşkın içinde kendimi bulacağım. Ayağım yerden kesilecek. Aklım gidip gelecek. Acıyı öğreneceğim, yalnızlığı tadacağım, ayrılıklar yaşacağım kalırsa da mutlu olacağım.
Yine hazırlıksız yakalandım sana aşk. Yüreğimin kapılarını kapatmışken, tövbe etmişken sana yine karşıma çıktın. Ummadığım zamanda kapımı çaldın. Açık zannettin kapıyı kapalı buldun. Oysa yıllardır kapıdan içeri girmeni bekliyordum. Beni en yorgun, en bitkin, en çaresiz anımda yakaladın. Kapalıydı kapılarım sana. Perdelerim örtük, yüreğim yılların yorgunu. Beni çağırdın; sesine ses vermedim. Bende umduğunu bulamadın. Komşuya gittin beni sormak için. Benden bulamadığın ilgiyi komşuda buldun, bir gece onda kaldın. Çok mutluydun. Yüzün gülüyordu aşk. Oysa sen benim için gelmiştin. Ben istemeden seni geri çevirdim. Komşuda benim gibi aşk yorgunuydu, seni Tanrı misafiri gibi ağırladı. Sen artık ondan ayrılmak istemedin. Sizi mutlu görmek beni de mutlu etti. Aşk hiç bana bu kadar yakın olmamıştın bugüne kadar. Seni daha çok istedim. Daha çok bekledim. Hergün artık sonuna kadar kapılarımı açtım. Birgün yeniden gelirsin diye bekledim.Oysa aşk bir kere kapıya gelirmiş, bunu ben düşünemedim. Seni beklerken MEŞK kapımı çaldı. Bende MEŞK’i içeri aldım. Biliyordum o birgün seni bana getirecekti. Oysa Meşk sendin AŞK. Seni kollarımın arasına aldım. Sımsıkı sana sarıldım. Bir daha kimse seni benden alamaz aşk. Hoşgeldin dünyama, hoşgeldin aşk.
Aşk komşuda, Meşk kapıda değil artık. Aşk da bende, Meşk de bende.
(İstanbul, 28.04.2004)
Tülay SustamKayıt Tarihi : 28.4.2004 19:13:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Aşk kapıya birden fazla çalar,önemli olan doğru çaldığında açabilmek...
saygı ile
1- Aşka hiç bir zaman hazırlıklı olunmaz. Hadi yarın sabah bir aşk için hazırlan bakalım nasıl olacak.
2- Tavşan niçin kaçar. ? Başka seçeneği olmadığından kaçar onun için kaçmak ya da korkmuş olmak önemli değil hayatta kalmak önemlidir. Ama senin bir çok seçeneğin olmalı...
3- Önce sana gelen sonra yüz bulamadığı için komşuya giden aşk... O zaten aşk değil ki başka bir şey. Bence aşk çaldığı kapıdan ses gelmeyince hemen geri dönmez................
Ama yazının sonu güzel bağlanmış........ Düştüğün yerde derman sendedir.
Sağlıkla kal
TÜM YORUMLAR (6)