Gece gibi saçların dökülünce hülyalarıma
Hakikatin dudaklarına götürürüm ecel şerbetini
Zülüflerinde dolaşık düğüm düğüm boğazım
Bırak öylece kalsın bu esrarlı sır
Bu esrar Zühre Yıldızı'nın esrarı
Bu sır Babil'in talanı
Yalım yalım bakışların saçılınca karanlığıma
Işıltıların şaravına mayhoş benliğim
Öyle ışıltılarki Tanrı'nın kudretinden bilirim
Gülüşün kıskıvrak edince düşmüş ruhumu
On dokuz kere kıyama kalktım
Tarihin aşıkları seslendi uçmaktan
Şu rezil dünyaya inat
Dolu dizgin at sürerim gönlüne
Varmak dilerim bir gün batımında
Kovmak isterim yorgunluğumu kollarının gölgesinde
Gülüşün kıskıvrak edince düşmüş ruhumu
Tam on dokuz kere kıyama kalktım
Kirpiklerinin hareleri dolunca gönül kadehine
Yağmurdan sonra toprak kokusu yayılır
Bir nefeslik sönmeye hasret ömrüme
Uğrunda devrin orduları aksa üstüme
Bir Kurt uluyuşunda cenge tutuşurum
Yolunda kanlanmış kılıcıma
Dolunayın şavkı vururken
Bedenimde onlarca yarayla
Bir tan vakti dikilirim karşına
Masal aleminden ün almış ellerinle
Sarar mısın sızlatan izlerimi
Arzda sürgünlük çeken
Paramparça yüreğime sürer misin
Aşka durmuş gözlerini?
Kayıt Tarihi : 6.9.2022 22:58:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!