Hani yağmur düşer ya
Bilinmeyen uzaklara,
Erişilmesi hayalden hayli öte
Yalçın dağlara...
Uğraşırlar ya çıkarmak için,
Bin bir çeşit kır çiçeğini.
Yağarlar ya için için...
Aşkın virane gönlüme,
İşte aynen öyle düstü.
Yüreğim ansızın,
Gülistana dönüştü.
Ve sevgin...
Öyle saf, öyle engin,
Öyle içten, öyle derin.
Taze yağmuru kıskandırırcasına
Sular serper gölüme.
Sayısız günler katar,
Şu kısacık ömrüme...
Varsın kuşlar keşfede dursun
El değmedik dalları.
Ve ilk defa onlar konsun
Açmaya yüz tutan tomurcuklara.
Sadece rüzgarın eli dokunsun,
Masumluk adına ne varsa.
Yalnız onların şiirleri okunsun.
Tohumunu attığın sevda,
Yeşerdi bir anda,
Gönül bağımda.
Bilinmez diyara düşen yağmura
Başını çıkaran çiçekler,
Pes dediler,
Bir ağızdan masumluğuna...
Pes yaa...
Pes işte.
Zaten başka türlü anlatılamaz,
Seni sevmeye bile kıyamadığım.
Anlatılsa da anlaşılamaz,
Sana asla nasıl doyamadığım...
(12.02.2001)
Faruk AteşKayıt Tarihi : 11.10.2006 09:14:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
TÜM YORUMLAR (1)